abılerım bende gelım orda bı dukkan açım, bırbırımıze yoldaş oluruz canımız sıkılmaz..![]()
F&F CAR CLEAN - Detailing Center
Vtec II ES7 | Accord 2.4 EX. | C2 HDI | GPunto MJET 3K | Dizel Otomatik ERA...
F&F CAR CLEAN - Detailing Center
Vtec II ES7 | Accord 2.4 EX. | C2 HDI | GPunto MJET 3K | Dizel Otomatik ERA...
Ben 2016 da iki kez gittim Melbourn e. 5 er ay arayla, 15 er günlüğüne.. Yerleşme mevzuları gündeme gelmesi sebepli alıcı gözle bir çok şeyi gözlemledim.
Bir kere inanılmaz uzak. Rio de Janeiro bile daha yakın varın hesap edin. Doha ya da Singapur aktarmalı gidiyorsunuz. Yazacaklarım Melbourne için geçerlidir, tahmin ediyorum Sydney'de aşağı yukarı aynı..
Gece gündüz ve mevsimler Türkiye ile tam ters durumda. Burada kış iken orada yaz, burada gece iken orada gündüz. Öncelikle ilk 1-2 gün feleğiniz şaşıyor zengin hastalığı jetlag'ın dibini yiyorsunuz. Önce bu cepte..
Havası inanılmaz temiz. Mevsim olarak kış mevsimi Antalya ya da İzmir'in kışlarına benziyor. Ilıman.. En düşük sıcaklık olarak 4-5 derece ile geçiştiriyorlar. Genelde 4/5 - 14/15 derece aralığında değişiyor kış sıcaklıkları. Kar vs bilmiyorlar. Yazlar ise öyle kavurucu değil.. 40 lı dereceleri bir iki hafta ya görüyorlar ya görmüyorlar.
Tüm kıyıları okyanus olsa da öyle fırtına kasırga vs bilmiyorlar, enteresan bir şekilde yok çünkü öyle şeyler.
Melbourne de sadece city bölgesinde büyük binalar gökdelenler görebiliyorsunuz. Onun haricinde eski bir yerleşim alanı daha var, sahili de kapsayan, orada sıra sıra apartmanlar.. Onun haricinde tüm Melbourne 2 bilemedin 3 katlı bahçeli evlerden oluşuyor.
Arazi sorunları olmadığı için alabildiğine yayılmışlar geniş geniş yaşıyorlar. Geniş yollar, geniş ev ve bahçeler, geniş araziler vsvs.. Genç kesimin hayalleri bir apartman dairesi sahibi olmak onlara çok cazip geliyor.. Tek hayalleri bu desem yeridir. Onlara tek katlı 200mt karelik bir evlerinin yine en az ev büyüklüğünde bir bahçelerinin olması kadar doğal bir durum yok.
Kendi evinin bahçesi bile olsa, evinin önündeki ağaç bile olsa, onu kesmek yasak. Budamak da aynı şekilde.. Çok büyük para cezası var. Mahkemeye vs çıkıyorsun.. Eğer kesmek istiyorsan belediyeye mantıklı bir sebep sunmak zorundasın. İnsan hayatını tehdit edecek durumda büyüdü, kurudu, gözüme batacak dalları vs, gelip kesin ya da budayın diye başvuru yapıyorsun.. İşte oranın park bahçe müdürlüğü vs gibi bir depertmandan geliyorlar, kesilecek mi budanacak mı karar veriyorlar, yapıyorlar be yapacaklarsa gidiyorlar. Kafana göre yapamazsın yoksa..
Tek katlı bahçeli bir ev aldın, onu yıkıp iki katlı bir ev yapmak istiyorsun örneğin. Öyle istediğin gibi bir şey yok.. Komşularından imza alman gerek.. Belli bir uzaklık var 100mt çevrendeki tüm ev sahipleri diye hatırlıyorum. Onlardan tek tek izin alıyorsun ben burada 2 katlı ev yapabilir miyim diye.. Bir tanesi imza vermezse, yapamazsın.. Ha yaptın, adam seni "buraya 2 katlı ev yaptı benim temiz hava almamı engelliyor" diye şikayette bulunursa o evin üst katının traşlanması ve 1 kata indirilmesi için sana tarih veriyorlar. O tarihe kadar yaptın yaptın.. Yapamadın, kodes.. Nasıl?![]()
Sahil şeridine ev yapmak yasak.. Sahil şeridine beachclub gibi tesisler de yapmak yasak.. Deniz kenarı halkın.. Kimse sahiplenemez gibi bir kuralları var. O yüzden sahil kenarında ev mev yok.. Evim denize sıfır diyen birisi varsa, evet evinin önünde deniz vardır ama o denize en az bi 200 metre uzaklık vardır.
Otomobiller genel olarak uzakdoğu ve amerikan otomobilleri.. Hepsi de büyük litreli. Büyük SUV lar çok revaçta.. Bu da doğal, zira park sorunları yok, benzin mazot türkiye fiyatlarının 3te 1i. 2-3cent zam geldiğinde moralleri bozuluyor adamların.
Otomobil fiyatları da Türkiye fiyatları ile kıyaslarsak (0 km için konuşuyorum) 2000cc 3000cc lerde hemen hemen yarısı, 3000cc 4000cc den fazla motorlu araçlarda 3te 1ine bile yaklaşıyor. Renault çok fazla yok mesela.. Clio için kampanya vardı. 16000 AUD a clio veriyorlardı. Sıfır.
Tesla örneğin.. AVM de rastlamıştık sayın kendisine, İçeride arabayı tanıtıyorlar, içine biniyorsun, birisi geliyor sana arabayı anlatıyor, tahmin ediyorum satın almak için randevu alıyorsun vs.. Ben gittiğimde AUD 2.1 TL idi. 120bin AUD dan 180bin AUD a kadar fiyatları değişiyor demişti Tesla Model S için. Türkiye ile kıyaslayın artık.
Yeni otomobil alma, otomobilini yenileme gibi bir düşünceleri yok. Otomobil aldıktan sonra bitene kadar kullanıyorlar. Eskidi bu yenisini alayım diye bir kültürleri yok. Eminim halen kullanılan milyon kilometreleri devirmiş onbinlerce araba vardır.
Her sektörde hizmet sektörü el emeği fiyatları çok pahalı. Arabanın motoru bittiğinde rektefiye ettirmek yerine gidip sıfır araba alıyorlar. Ancak oradaki arabalar da bizim TR deki araçların arasında inanılmaz bir kalite farkı var. Yollar muazzam, kaymak gibi.. Trafik yok.. Yakıt kaliteli.. Otomobiller de bizim standartlarımızdan daha kaliteli olunca arabalar yorgun olmuyor. Dolayısıyla uzun yıllar kullanılıyor. Hemen hemen her arabanın arkasında çeki demiri var. Sedan, SUV vs farketmiyor.. Hemen hemen her tip otomobilin arkasında üzerinde bir tekne, kayık vs olan bir römork görebilirsiniz.. Denizle çok iç içeler.
Direksiyonlar sağdan.. Dolayısıyla tüm Japon otomobilleri Japonyada ithal(!) (JDM? A-haa!)
Honda, Hyundai, Holden (Avustralya markası), En çok göreceğiniz markalar..
Eski GTR lar, Supra lar, her model Typer lar, çok fazla.. SUV olarak da LandRover ın tüm modelleri (RangeRover, LandCruiser vs), Toyota nın bildiğimiz bilmediğimiz bir sürü modeli, Ford un enterasan modelleri en fazla olan markalar.
Yolarda motosikletli kişilerle çok problem yaşamama konusunda uyarılıyorsunuz. Narkotik işlere bulaşmış çete üyesi çıkma ihtimali %90. Deri yelek ve chopper motosikleti varsa %100 öyle..
İç bölgelere çok gitmiyor insanlar.. Gezmeye bile.. Oralarda zaten Aborijinler yaşıyor.. İlave olarak kızıl kangurular var.. Problemli hayvanlarmış biraz.. İnsanlara araçlara saldırı vs..
E aşağıdaki gibi olunca insan doğal olarak korkuyor tabi.. Foto gerçek bu arada.. Fotoshop vs değil..
Halk karışık.. Hintli, Çinli, İngiliz, Ermeni, Rum, Türk ve Sudanlılar en fazla olan milletler olarak sayabilirim. Her milletin kendine ait mahallesi var. Ben Türk mahallesine gitmedim ama küçük Türkiye diyorlar. Marketinden berberine, kahvehanesinden dürümcüsüne kadar herşey varmış. Bir türk marketine gitmiştim ben de, orada tadelle, nuhun ankara makarnası, yörsan peyniri, pastırma, pınar tereyağ vs görünce hepsine sarılasım gelmişti. Fiyatları biraz farklı tabiiki tahmin edeceğiniz üzere.. 1 tane Tadelle 2 AUD idi.. (şu an kur 2.89TL)
Sudanlılardan uzak durulması konusunda özellikle uyarıyorlar. Çok problemli insanlar. Hırsızlıktan tutun her çeşit sorunu yaşatan insanlar bunlarda imiş.
Ancak genel olarak inanılmaz saygılı insanlar. Kurallara göre hareket ettiklerinde hayatın daha kolay olduğunu bilen insanlar.
Küçük bir örnek; otoparklarda otomobillerin park etmeleri için yere çizilen o iki çizgiye tekerlekler dokunmayacak diye 2-3 kez manevra yapmaya üşenmeyen insanlar. Eline şerit metre alıp ölçesi geliyor insanın sağ ve sol çizgilere eşit uzaklıkta mı acaba diye.. Tam benlik aslında.. Benim kafadalar
Benzinini vs sen alıyorsun. Petrol istasyonlarında pompacı vs yok. Ne kadarlık almak istiyorsan dolduruyorsun benzinini sonra içeri kasaya gidip ödeme yapıyorsun. Biz benzin alırken sormuştum birlikte olduğum kişiye.. Belki 40 yıldır orada yaşıyorlar..
- "E şimdi sen buradan benzini koydun, yanına kimse gelmiyor napıyon birader ya da hoşgeldin beşgittin vs diye.. Parayı vermek için içeri mi gidiyorsun" dedim,
- "Evet tabi.." dedi.
- "E dışarıda personel olarak kimse yok? O kadar pompa var, kalabalık burası, benzini alıp ödeme yapmadan gitsen kimsenin ruhu duymaz, o zaman ne olacak?" dedim,
- "Niye öyle bir şey yapasın ki.. Öyle bişey yapmazlar burada o yüzden de kimse bakmaz sana, kimse ilgilenmez seninle petrol istasyonlarında.." dedi.
Adamların kafaları bu şekilde çalışıyor. Hinlik vs yok yani.. Kültür farkı.. Ha Sudanlılar vs böyle bir şey yaparsa, içerideki adam kameradan plakasına bakıp yerinden kalkmadan polisi arıyormuş, 1 saat sonra polis o arabanın ensesinde.. Bu gibi vukuatlar da tek tük.. Akşam haberlerinde saçma sapan şeyler.. Olay yok ki memlekette.. Köpek havuza düştü, sonra yüzerek dışarı çıktı.. Buna haber diyorlar.. Yok bişey çünkü..
Hizmet sektörü çok pahalı demiştim.
Emeğin kendisi de pahalı, emek sonucu ortaya çıkarılan ürün de pahalı.. Fincan üzeri baskı örneğin.. 50 AUD.. Türkiyede 15 TL.. ya da üzeri baskılı iphone kılıfları.. 150-200TL arası bir şeydi. Onun dolar kısmını hatırlayamadım. Çevirmiştik Türk parasına, yuh demiştik. Türkiyede 30 TL ye ennn kalitelisini en custom olanını alıyorsunuz..
Ama seri üretim olan şeyler ucuz.. Elektronik ucuz.. Otomobil dediğim gibi, Türkiyeye göre ucuz.
Örnek veriyorum; oto yıkama.. 70 AUD idi yanlış hatırlamıyorsam. Sen adamın yerinde yıkayacaksan 30 ya da 40 AUD idi sanırım. Türkiyeye göre çok pahalı bunlar. Oto tamircileri, oto elektrikçileri, normal eve gelen tesisatçılar vs zengin insanlar.
Orada su tesisatçısı elektrik tesisatçısı diye bir ayrım yok. O kişi hepsinden anlıyor. Tamirci.. Herşeyin tamircisi.. Öyle değişik bir şey var örneğin.
Ve hepsi aşağıdaki kamyonetten (Ute) kullanıyor ki inanılmaz beğendiğim bu çocukları.. Ute diyorlar..
Ön taraf tamamen otomobil, arka taraf kasa.. Holden Ute ve Ford Falcon Ute en çok görülen.. Tek tük Honda da var
Devasa Truck lar var.. Şu Mack ler.. Gelin gibi süslemişler, kromdan yanıyor, içinde dövmeli sakallı kamyoncular.. Onlar çok güzel örneğin..
Polisler otoban kenarlarında alkol kontrolü yanında Drug kontrolü de yapıyor.. Kocaman bir otobüs çekiyorlar yol kenarına, içi laboratuvar.. Drug almış mı almamış mı direkt sonuç alıyorlar.. Öyle hastaneye sevk vs yok.. Şipşak..
Maaşlar 15 günde bir alınıyor. İşverenle yıllık olarak anlaşıyorsun.
Örneğin bizim oradaki akrabanın oğlu.. Oradaki üniversitelerin birinden yeni mezun olmuş (branş bizim buradaki işletme denkliğinde bir bölüm) bir firmanın muhasebe departmanında yeni işe girdi. Babası, yıllık 50bin AUD anlaştı, ilk giriş için fena değil napalım daha iyi olur ileride, bir yerden başlaması gerek vs dedi. Aylık maaşı TL bazında 12bin TL demektir bu.. Bu başlangıç rakamları..
Orada herşey İngiltere kraliçesinin malı.. Enteresan binaların üzerinde, "bilmem ne düküne kraliçe tarafından hediye edilmiştir", "Bu arazi (arazi de arazi.. belki 50bin dönüm) Sir Bilmem ne Edward Richards ın malıdır" vs gibi tabelalar görüyorsunuz.. Tuhaf geliyor tabi..![]()
Daha bir sürü şey var da sonra yazarım isterseniz..
Demem o ki şehir güzel.. Hele ki dil biliyorsanız çok rahat edersiniz. Ancak alışılması gereken çok fazla konu var. Ne kadar genç olursanız o kadar daha rahat adapte olursunuz böyle şeylere..
Sizi Türkiyeye bağlayan bir şeyler yoksa, yaşınız 30 altında ise ya da 30lu yaşların başındaysanız ciddi ciddi değerlendirin. Çünkü buradaki hayat standardınızı yakalamanız bir 10 yılınızı alacaktır.
Beni Türkiyeye bağlayan ailevi konular sebepli şu an değerlendiremiyorum yerleşme konusunu ki ben ve ailem için bu yerleşme konusu başka birisine göre mümkün mertebe daha kolay.
Bir kaç yıl sonra belki tekrar gündemimize gelebilir.
Ha bir de şaraplar var..
Ben bir tanesinin imalat yerine gittim hususi şarap almaya..
Heyecanla içeri girdik, dedim ki "var mı şarap satıyor musunuz.."
"Var.." dedi kadın.. "Hangi kalite olsun" diye sordu..
"Kalite önemli değil.. En kalitesiz de olur.. Sizden şarap almak istiyorum" dedim.
Kadın direkt sordu.. Türk müsün..
Evet dedim Türküm..
Buraya geliyorlar arada, biliyorum konuyu dedi gülerek..![]()
Neyse, 5 şişe şarap aldım çıktım..
Şunlardan..
![]()
Sonuna sesli güldüm
Benim aklımda buradaki malı mülkü satıp orada Cafe açmak var..
Hanım da finans sektöründe kredi risk analisti, illaki bulur bir iş orda
Gül gibi geçiniriz gibi geliyor..
Valla geçenlerde konuştuk hanımla
Abisi orada, kendi şirketi var.. İlk başta o şirkette çalışıyor gibi gösterilme imkanı olduğunda vatandaşlık da kolay sanırım.
Sonrasında orada ne yapabilirimi düşünücem artık. Biraz bakıp araştırmak lazım ne iyidir ne kötüdür.
Dürüm olur, steakhouse, cafe olur... Talebe bakmak lazım
Yemek işi yapılacaksa önce belki burada kursa gidip ders / sertifika da alırım
Seni buraya bağlayan bişey yoksa, eşinin abisi gibi bir durum da varsa değerlendirilebilir.
Ama önce bi 15-20 günlüğüne git kal biraz.. Çok farklı bir kültür orası.. O kadar düzenli ki o kadar olması gerektiği gibi ki herşey, enteresan gelmeye başlıyor sana bunlar..
Kıyaslama yapıyorsun alışkanlıkları ister istemez ve aslında ne kadar öküz olduğunu anlıyorsun ki kuralcıyımdır ve elimden geldiğince herşeyi düzgün yapmaya çalışan birisiyim..
Uzaklık beni çok ürküttü örneğin.. Ha deyince gelemiyorsun Türkiyeye.. O an uçak bileti bulup o an koltuğa otursan 1 gün sürüyor yolculuk..
Almanya gibi 3-4 saatlik bir uzaklıkta olsa orası, daha olabilir gelecek de, şu uzaklık ürkütüyor..
Benim bir durum olduğunda anında TR de olmam gerek..
Ben inanmazdım hadi lan derdim, ilk gittiğimde 3 haftaya yakın kalmıştım, ciddi özlüyorsun ülkeyi.. O enteresan bir şey..
Şarabın markası bir tek benim mi dikkati mi çekti?![]()
"YARRA YERING"
![]()
Full-Time TeacheR
Part-Time TradeR
Part-Time DJ![]()
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)