ilginç bir konu gerçekten teşekkürler arkadaşlar
Japonya'nın Okinawa yakınlarında da 1985 yılında keşfedilmiş deniz altında bir piramit mevcut.10.000 yıllık ve Mu kalıntısı oldugu tahmin ediliyor.Video ve yazılı bilgiler net'te mevcut araştırmak isterseniz.
20 yaş öncesi çok araştırırdım ben de hepte ilgili alanıma girmiştir. Popüler kültür esiri olmuş yoz gençlerin yanında bu konulara merak salıp araştıranları görmek güzel.
İlluminatiyi araştırmaya başladıktan sonra o populer kulturun esiri olmak benım için zor gerçekten seviyorum bu konuları araştırıyorum bakalım nereye kadar gidicek .)
Instagram : WideBodySixty
Mustafa Kemal Atatürk'ün hususla ilgili çalımasını Anıtkabir 4. kısımda görebilirsiniz arkadaşlar.. Kitap üzerinde kendi el yazısı ile aldıgı notlar var.. Ömrü yetse idi, olaya çok daha degişik bir boyut kazandırabilirdi..
Tango-1 never dies.
Uploaded with ImageShack.us
Bahsettiğiniz piramit bu sanırım dikkat ederseniz fotolardan birinde bi surat var taştan bi kafa.Paskalya adasındakilerle aynı.Çin.........Paskalya.Ne alaka acaba .)
Edit: Şimdi batıkla ilgili bişeye daha rastladım piramitten çıkarılan bi tablet mısır yazılarını içeriyomuş.Herşey açık deilmi ya batan bi kıta var burdan kurtulanlar amerıkaya mısıra kadar gidiyo maya mısır ve denız dıbınde bulunan yapılardan cıkan yazıtlar aynı dılde halbukı ne kadar alakasız yerlerdeler.Sahil tarafında yaşayan yerlilerde hepsınde ortak bi hikaye anlatılırmış deniz otesi gelişmiş insanları anlatan batan bi kıtayı anlatan bi hikaye.Ve gerek japon sahillerindeki yerlıler olsun gerek amerıkadakıler dıllerı araştırıldıgında hepsının dılının ortak aynı bir temelı oldugu gorulmuş.Halbuki japonya neresı abd neresi.Bence yeterli delil var bu kıtanın varlığı hakkında.
Instagram : WideBodySixty
listeye aldım boş zamanımda bende ilgilenicem bu konuyla.bir iki belgeselde rastlamıştım tam olarak araştıramadım bi türlü.
atatürkün bu araştırmaları yaptırdığını duydukdan sonra bende baya bi ilgilenmiştim kayıp kıta mukonusuyla ***** o neticeyle bende ismi beyaz piramit diye nitelendirilen bu piramite inandım ama xian a gidip orayı ziyaret edince böyle bi olay olmadığını öğrendim maalesef. evet orda piramite benzer yapılar var ama bunlar toprak yığma yapılar ve önemli kişilerin mezarları olarak yapılmış yani tümülüs demek daha uygun olur bu yapılara zaten xian hava alanına indikden sonra şehir merkezine giderken epeyce görme şanzınız oluyor. artı olarak çin hükümeti tarafından saklandığı yok edilmeye çalışıldığı gibi bilgilerde var nette ama bunlarda yalan çünkü bu yapıların en büyüğü çin'i 7 toplulukdan birleştiren çinin ilk imparatoruna ait ki bu kişi terracoto askerlerini yaptıran imparator Qin Shi Huang'dır bu en büyük yapıda onun mezarının olduğu yerdir toprak yığma olduğu için erazyona uğramaması adına üstü ağaçlandırılmış durumdadır ve bu askerleri sakladığı yere 5 km civarında bir yerdedir zaten askerlerin yapılış amacıda öldükden sonra tekrar hayata inanıldığı için kendisine yakın şekilde askerlerinin bulunması ve kendisini korumasıdır.
bunun dışında mu konusuna gelince dediğiniz gibi çok ciddi belgelere ulaşılmıştır ama benim görüşüme göre hala kıtanın yeri konusunda kesinleşmiş bir bilgi yok. hint okyonusu civarında olma ihtimali de baya yüksek görünüyor çünkü burdan kopan baya büyük bir parçanın şimdiki hintiçi yarımadasını oluşturduğu görüşüde ağır basmakda ki bunu nedeni hem orta asya dan dağılan kavimler ve hint ve tibet de bulunan belgeler. yani hint içi yarımadasını oluşturan ve himalayaların oluşumunu sağlayan kara parçasının mu nun üst kısmı olduğu görüşü
paylaşım için teşekkürler
Pasifik okyanusunda olduğunu sanıyorum ben çünkü o hizadaki ulkelerin kıyı şeridinde yaşayan yerliler birbirlerin çok alakasız yerlerdede olsalar aynı efsanelerı anlatıyorlarmış ve hepsının kullandığı dilin temeli neredeyse aynıymış.Piramite gelirsek nerdedir bilmem ama fotograflarda görünen buyuk surat heykeli var onun aynısı pascalya adasında var 600u gecik o tarz heykel.
Instagram : WideBodySixty
İnsanlığın aydınlanmasında en büyük rolü hiç kuşkusuz Modern Bilim rol oynuyor. Hatta Bilime tapanlar bile var. Ancak bazen birçok bilim adamının çokta geniş fikirli olduğunu söyleyemeyiz. Hatta dünyaya at gözlükleriyle baktıkları bile söylenebilir. Onlar bir doktrini temel alarak yollarına devam etmekte ve aldıkları bilimsel öğretilerin sınırlarını zorlamadan olaylara açıklık getirmektedirler. Buda bazen dar görüşlü teorilere yol açmaktadır. Klasik tarih ve diğer bilim öğretilerine ters düşen ve bir muamma olarak karşılarına çıkan bir çok olayı ve buluntuyu "vardır mantıklı bir açıklaması " deyip geçiştirmekte , hatta incelememektedir. Çünkü ulaşacağı sonuçlar hiçte klasik tarihin sıralamasına uyacak cinsten olmayacak. Klasik yolu değiştirmek istemediklerinden dolayıda bu buluntuları görmezlikten gelmekte, tartışmalara girmemektedirler. Buradaki amacımız bilim adamlarını kötülemek falan değil. Bilime karşı olmakta saçmalıktır. Ancak düşüncemiz Klasik bilimin daha geniş fikirlilikle incelemeler yapması ve insanlığı gerçeklerle aydınlatmasıdır. Evrim teorisinde olduğu gibi yüzyıllar öncesinin yanılgılarını devam ettirmek yerine yeni sayfalar açarak insanlığı gerçeklerle buluşturmak onların görevi olmalı. Şimdi gelin bakalım, şu dünya üzerinde bulunan ve bilimin görmezlikten geldiği , tarihimizin karanlıklarından buluntulara kısaca göz atalım. Buluntular sadece bunlarla sınırlı değil tabiki. Şimdilik sadece bu kadarına yer vereceğiz.
Uploaded with ImageShack.us
Mısır , Dendera 'daki Hathor tapınağında göze çarpan ampuller. Bu ampuller kıvrımlı kablolar ile bir jeneratöre veya açma kapama düğmesine bağlıdırlar. Ampul şeklindeki cismin içine bir yılan tasviri konulmuş. Bu da ampulün içindeki ince teli gösteriyor olabilir.
Uploaded with ImageShack.us
Rudolf Gantenbrink tarafından Büyük Piramitte keşfedilen bakır kulplu kapı. Resim UPUAUT 2 adlı bir araştırma robotu tarafından çekilmiştir.. Hangi amaca hizmet ettiği bilinmeyen gizemli kapı ,kraliçe odasından başlayan güney kanallarında yer almaktadır. Bu kapının arkasında başka bir kapı daha bulunmuştur. Yapılan bazı araştrmalar sonucunda içinde ne oldğunu bilmediğimiz bir oda veya odalar bu ikinci kapının arkasında bulunmaktadır.. Aynı kapıdan kral odasından başlayan kuzey kanallarındada bulunmuştur. Burada sorulan en önemli soru şu : Görünüşte hiçbir amaca hizmet etmeyen bu kapılar Neden buralara kondu ?
Uploaded with ImageShack.us
Yukarıdaki resimde gördüğünüz çekiç bir kum taşı içinde bulunmuştur. Yani Prensibe göre ,bu kum taşı oluşurken çekiç oradaydı. Keşif 1844 yılında Fizikçi David Brewster tarafından yapılmıştır (Kingoodie , Myinfield - İngiltere). İngiliz jeoloji arştırma merkezinden dr. A. W. Med tarafından yapılan analizlerde bu kum taşının yaşının 360 ile 460 milyon yıl olduğu saptanmıştr. Yani çekicinde o kadar eski olması gerekiyor. Bu sefer soru sormayacağım. Soruları siz üretin.
Uploaded with ImageShack.us
Üzerinde oyularak yapılmış, tam gelişmemiş olsada rahatlıkla farkedilen bir insan yüzü bulunan bir deniz kabuğu. Bu buluntu 1881 yılıında jeolog H. Stopes tarafından rapor edilmiştir.Yapılan testler sonucunda, oyma işleminin kabuklu henüz yaşarken yani fosilleşmeden önce yapıldığı ortaya çıkmıştır.Bu deniz kabuğu Pliocene devrine ait ve 2 milyon yıllıktır.
Uploaded with ImageShack.us
Bu metal kürecikler Güney Afrika, Klerksdorp 'tan. Birinin üzerinde kürenin çevresini dolaşacak şekilde birbirine paralel 3 çizgi oyulmuştur. Bu küreler Cambrian devri öncesine ait pek çok mineral arasında bulunmuştur (2,8 milyar yıl öncesi). Bu kürelerden bazıları 6 milimetre kalınlığında, ince bir kabuğa sahiptirler. Bu ince kabuk kırıldığı zaman kürenin içinden süngerimsi garip bir şey çıkıyor.Bu süngerimsi şey havayla temas edince parçalanıp toz haline geliyor. Bu kürelerin ne oldukları ,ne amaçla yapıldıkları bilinmiyor. Üstelik 2,8 milyar yaşındalar. İnsanın inanası gelmiyor ancak bilimsel veriler bunlar.
Uploaded with ImageShack.us
"Geode of Coso" antik bir parçadır. Bu kaya parçasının üzeri doğal kristallerle kaplanmıştır.içinde bir boşluk bulunmuştur. Bu boşlukta, malzemesini metal ve porselenin oluşturduğu garip bir cisim bulunmuştur.
Resim A : Kaya parçasının iki parçaya bölünmüş hali.
Resim B : Taşın her iki yarısının iç kısmını görüyoruz.
Resim C : Radiography tekniğiyle içindeki cismin resmi çekiliyor. Cisim o kadar eski olmasına rağmen metal bir yapıdadır. Bu cismin üzerinde meydana gelen ve onu kaplayan kristal oluşumlu kabuğun oluşabilmesi için 500.000 yıl (beş yüz bin yıl) geçmesi gerekiyor !
Resim D : Yan taraftan çekilen radiography resminde metal cismi daha ayrıntılı bir şekilde görüyoruz.
Sonuç olarak bu garip cisim 500.000 yıl yaşındadır. Günümüzde bir şeye ait bir parça olsaydı ,çoktan ne olduğu tespit edilirdi.
Uploaded with ImageShack.us
Japonya''da, Yonaguni''de denizin derinliklerinde bulunan ve "insan yapisi" oldugu izlenimi veren tapinak benzeri binalar acaba Prof. Hernandez'in temasi sirasinda anlatilan kitalari ayrilmasi ve hareketi ile Atlantisin bugünkü noktasindan uzaklasmis yine Atlantislilere ait bir baska dev piramitmi? Belkide piramitleri insa edenler Atlantislilerdi, kimbilir.
1985 yilinda Japonya’nin Okinawa Adasi yakinlarindaki Yonaguni’nin açiklarinda dalis yapan bir balikadam, hiç beklemedigi bir görüntüyle karsilasti. Suyun metrelerce altinda, dipte, derinlere dogru alçalan basamaklariyla garip bir antik kalinti uzaniyordu önünde. ilkin göz yanilmasi sandi, basamaklara yaklasip inceledi, yapinin çevresini dolastikça saskinligi daha da artti. Bilinmez bir zamandan beri suyun altinda yattigi belli olan bu basamakli yapi, düzenli kivrimlara, son derece hassas açilara sahipti. Balikadam, sudan çikar çikmaz bildigi her yere bu bulusunu haber verdi. Yonaguni sularinin dibindeki bu esrarengiz yapinin sirri henüz tam olarak çözülebilmis degil. Ama seksenlerden bu yana dalis yapanlarin oldugu kadar, jeologlarin ve arkeologlarin da ilgi odagi.
Japonya da, Okinawa ve dolaylarinda, zaman zaman 3000 yillik kalintilara rastlaniyor. Ama suyun altinda bulunan ve yapisi itibariyla bir "basamakli piramit" izlenimi veren buluntunun ne zaman kimler tarafinan yapilmis olabilecegi üzerine kimsenin fikri yok. Aslina bakilacak olursa, bu yapinin "insan yapisi" oldugu da simdiye dek resmen kabul edilmis degil. isin içinden çikamayan arkeologlar ve ortodoks jeologlar, bu dümdüz basamaklarin dogal etkilerle olusmus olabilecegini belirtiyorlar, ama hiç de inandirici degiller. Yonaguni’deki gibi düzgün, sasirtici derecede simetrik ve insan yapisi izlenimi veren bir bulguya Bimini hariç hiçbir yerde rastlanmadi. Sfenks üzerinde çalismalar yapan Boston Üniversitesi’nden Dr Robert Schoch ile John Anthony West de çalismalara katildi. Dr Schoch, ilk dalista uzun uzun Yonaguni kalintilarini inceledi ve görüsünü net bir biçimde açikladi: "Bu kayaliklar kesinlikle insan yapisi ve tahmin edebilecegimizden çok çok daha eski. Asagi yukari, 10000 yillik!" Biminideki kalintilarinda en az 10000 yillik oldugu düsünülüyor. Rastlantimi sizce?
Ayni yorumu, John Anthony West ve Japon uzman jeologlar da yaptilar. Dümdüz, doksan derecelik açilarla inen basamaklarin yani sira, kösegenlerde oyulmus düzgün ve orantili hendekler, dört ayri yerdeki sütun yerlestirme yuvalari, bu yapinin kesinlikle bir antik kalinti, bilinmeyen bir dönemden kalma "basamakli piramit" oldugunu gösteriyordu.
Schoch’un düsüncesiyle birlestirildiginde, Japon sularinin dibinde yatan bu çok eski ve bilinmez mimarlarin eseri yapi, i.Ö 11000 dolaylarindaki buzul erimesi sonucu denizlerin yükselmesiyle derinlere inmis bir "yitik uygarlik kalintisi" izlenimi veriyor.
Yonagoni’deki arastirmalar yogunlasmis durumda. Eger çevrede insana ait bir medeniyet izi (yazi vs..) bulunabilirse gerçekten çok önemli bir bulus gerçeklesmis olacak. Belkide bulunacak seyler Bimini'deki kalintilarla örtüsecek ve Atlantis ve Atlantis'in dev pirtamitlerinden biri olabilecegi ortaya atilacak veya kayip kitalar olan efsanevi Mu ve Lemurya medeniyetleri belkide bulunmus olacak.
Sonuç dünya tarihi yeniden yazilmak durumunda kalinacak, "yaziyi ilk kullanan medeniyet Sümerdi" cümlesini tarih kitaplarimizdan çikarmak zorunda kalabiliriz.
Uploaded with ImageShack.us
Peru Sacsahuaman 'daki bu duvarlar ,Bimini adasındaki esrarengiz su altı yapıları ile kesin bir benzerlik göstermektedir. Bu arkeolojik duvarlar bir gizem taşımaktadırlar çünkü ,antik çağlarda yapılmalarına rağmen ,bu kadar kusursuz bir şekilde işlenip yerlerine koyulana kadarki aşamalar için yüksek bir teknoloji ve bilgi gerektirmektedirler. İnsanın açıklayamadığı , garip iç ve dış açılara sahip bu duvar taşları hakkında cevabını bilmediği sorular ise şunlar : Nasıl taşındılar?Nasıl ölçülüp nasıl kesildiler ? Nasıl bu kadar doğrulukla yerleştirildiler ? Hemde ilkel insanlar tarafından.
Uploaded with ImageShack.us
Bazı Nazka (Nazca) çizgileri ,yukarıdaki resmin orta kısmında görüldüğü gibi ,birbirine paralel kilometrelerce ve hatta dağları ,vadileri aşarak uzanmaktadırlar. Bu çizgileri kim takip ediyordu ve ne amaçla ?
Uploaded with ImageShack.us
Mısır 'daki Abydos tapınağındaki hiyerogliflerde ,helikopteri ,tankı, kargo uçağını ve planörü çağrıştıran şekiller vardır. Bu hiyeroglifler başka hiyerogliflerin altına gizlenmişlerdi. İlk tabaka hiyerogliflerin yerinden kopup düşmesiyle bu esrarengiz şekiller gün yüzüne çıkmıştır.
Uploaded with ImageShack.us
Bu daire şeklindeki taş oluşumları 30 metre çapındadır ve Loch Ness gölünün dibinde görüntülenmiştir.
Uploaded with ImageShack.us
1900 'lü yılların başlarında 250 civarında hiyeroglif Sydney 'in 100 km. kuzeyindeki Hunter Valley ulusal parkında keşfedilmiştir (Avustralya). Bunlar antik Mısır hiyeroglifleridir. Kuşkuya yer bırakmayacak olan Eski Mısır Tanrısı "Anubis" çizimi ile birlikte hiyeroglifler şu soruyu akla getiriyor: Acaba Eski Mısırlılar Avustralya 'yamı gitmişlerdi ?
Uploaded with ImageShack.us
Yukarıda Alban Dağına kazınmış pervaneli bir uçağı hatırlatan eski devirlere ait bir resim görüyorsunuz. Olmek topluluğunun inanılmaz ve çözümlenemeyen örneklerinden birisidir.
Uploaded with ImageShack.us
Kahire müzesinde Sakkara’ da bulunmuş harika bir cisim durmaktadır.1969’ da Dr. Messiha kuş modelleriye dolu bir kutuda bir “planör” modeline rastladı.Eski Mısırlılar teknik bilgileriyle bu modeli yaptılar.Geriye sadece gerçek bir araç bulmak kalıyor.
Dr. Ivan Sandersen, altından yapılma eski Güney Amerika kültürüne ait bir sanat eserini inceledi.Normalde bu cisim bir kelebek veya bir arıyı temsil etmeliydi.Fakat bu 1000 yıllık cisim bir savaş uçağına o kadar çok benziyorduki ! Charles Berlitz, 1972 yılında “eskilerin gizemleri” hakkındaki kitabında bu cismin bir Alman savaş uçağı pilotu olan J. A. Ulrich’ e gösterildiğini yazıyor.Ulrich, cismin nereden geldiği veya eskiliği hakkında bilgilendirilmemişti.Gösterildiğinde ise tereddütsüz “bu bir F-102 savaş uçağıdır” demiştir. Cismin bazı kısımlarının havada fren yapmaya ( yavaşlamaya ) yaradığını belirtiyor.Bu sistem bugünkü İsveç “SAAB” savaş uçağında kullanılıyor.
Bu altın cismin yaşı hakkında hiç şüphe yok, fakat, bir çok geleneksel bilim adamı bunu modern bir uçağın maketi olduğunu kabul etmiyor.Antik Astronotlar Derneği ( Ancient Astronaut Society ) bu cismi derneklerine amblem olarak kullanıyorlar.Cismin anlamının görmezlikten gelinmesi inanılmaz.Eski atalarımız uçmak için teknik bilgiye mi sahipti yoksa bunları onlara sahip olan başkalarından mı gördüler?
Bu delta kanatlı uçaklar Güney Amerika’ dan.(Kolombiya) Bu cisimler daha önce balı, kelebek veya güve böceği olarak açıklanmışlardı.
1997 yılında bir toplantıda, Antik Astronotlar Derneği tarafından bu gerçek uçağın fotoğrafı gösterilmişti.Benzerlik yok mu dersiniz?
Uploaded with ImageShack.us
Buache Haritası 1737 'de eski yunan haritalarından kopyalanarak çizilmiştir. Harita Antartika 'nın buzla ötülü olmadan önceki halinide göstermektedir. şaşırtıcı olan ise şu: Eğer bugün Antartika buz ile örtülü olmasaydı Ross ve Weddell denizleri bu kara parçasının ortasından geçerek kıtayı 2 büyük parçaya ayırmış olacaktı. Ancak modern jeoloji araştırmaları sonucunda 1968 yılında bu gerçeğin farkına varılmıştı.
Uploaded with ImageShack.us
Alışıldık olmayan bu spiral cisimler 1991 - 1993 yılları arasında Rusya'daki Ural dağlarının doğusunda bulunan küçük bir dere olaran Narada 'da bulunmuşlardır. Boyları en fazla 3 cm. olan bu cisimlerden (inanılmaz ama) 0,003 mm. olanlarıda bulunmuştur. Büyük olanları bakırdan , küçük ve çok küçük olanları ise çok ender rastlanan "tungsten" ve "molybdenum" maddelerinden yapılmıştır. Mikroskopla yapılan incelemeler sonucunda spiraller kusursuz bir biçimde "altın oran" tekniğiyle yapılmıştı. Dahada şaşırıcı olan şey ise: bütün bilimsel incelemelerin gösterdiği gibi bu cisimlerin yaşlarının 20.000 ile 318.000 yıl arasında değiştiğidir. Bu yaş farkı cisimlerin bulundukları derinliğe göre değişmektedir.
Uploaded with ImageShack.us
Peru 'daki Ica çölünde bulunan ve binlerce yıl öncesine ait Ica taşları akılları karıştırıyor. Dr. Javier Cabrera büyük bir sabırla bu taşları koleksiyonunda toplamış ve binlerce taştan oluşan bir müze açmıştır. Bu taşlara kazınmış olarak , kalp naklini göstern ameliyatlardan dinozorları avlayan insanlara kadar bir çok olay gösterilmektedir. Hatta evcilleştirilmiş dinozorların üzerinde oturan insanlar bile tasvir edilmiştir.
Uploaded with ImageShack.us
Peru 'daki bronz dişliler. Modern dişlilerden farkı yok gibi. Tek farkı çok uzun zaman önce yapılmış olmaları.
Uploaded with ImageShack.us
Lübnan 'ın Ballbek şehri yakınlarındaki işlenmiş dev kaya blokları. Bu taşlar binlerce yıl öncesinde buraya getirilmişti. Resimde gördüğünüz parça 1050 ton ağırlıkta ve 25 metre uzunluğundadır. Bu " momolit " takma adlı yekpare blok dünya üzerindeki işlenmiş en büyük taş bloktur. Soru şu: Bu taşları kimler ve nasıl buraya getirebilmişti ?
Uploaded with ImageShack.us
Ünlü " Kiev Astronotu " . Bu heykelcik Avrupa 'da bulunan " uzay adamı " özelliklerini gösteren tek buluntudur. Yaşı çok eskidir.
Uploaded with ImageShack.us
Dünyanın her tarafından gelen bir çok sanat eseri uzaydan gelenleri tasvir ediyor gibi.Bir çoğuna göre bu eserler, alışılmışın dışında özellikler, giysiler gösterebilir ancak bu onların uzaylı olduğu anlamına gelmez.Yanlız Japonya’ da bulunan bronz heykelcikler hakkında geleneksel görüşler yetersiz kalıyor.
Bu heykelcikler, Hondo adasında kazılarda bulunmuşlardır.Kimse ne kadar eski olduklarını bilmiyor.Onların “uzay kostümleri ve başlıkları” hiç şüphesiz bizlere eski Japon sanatından başka bir şey düşündümüyor.Ancak asıl bilmece onların “gözlerinde”.
Bu gözler bir tür kayak gözlükleriyle örtülmüşlerdir.Fakat tabiki o zamanlar başka bir anlama sahiptiler.Neden eskilerin sanatçıları o kadar uğraşıp o gözlerin üzerine birde bu garip gözlükleri eklesinler? (Bu gözlükler, bugünde olduğu gibi gözleri korumak için takılıyor tabiki.) Bunu çözebilmek için, bunu yapan sanatçıyı daha fazla tanımak gerekiyor.Onu böyle garip kostümü ve bilim kurgu filimlerindeki gibi gözlere sahip heykeller yapmaya iten sebep neydi? Gördüğü birileri bu özellikleremi sahipti?
Uploaded with ImageShack.us
Bu resimde Antikythera makanizmasını görmektesiniz. Sağ tarafta ise teknik şeması yer almaktadır. 1900 yılında Girit adasında bulunmuştur.M.Ö. 1.yüzyıla tarihlenmektedir. Bu antik bronz mekanizma bize eski uygarlıkların düşündüğümüzün aksine daha ileri bir teknik bilgiye sahip olduğunu kanıtlıyor. Astronomik takvim olduğu düşünülen bu makanizmada (yada bir makinanın parçası ) içinde başka dişlilerde bulunmaktadır.
Uploaded with ImageShack.us
1895 yılında İrlanda 'da Dyer tarafından mineral araştırmaları sırasında bulunan bir dev fosili. Boyunun karşılaştırılması amacıyla bir tren vagonunun önüne koyulmuştur. Yüksekliği 3 metre 70 santimetre ve ağırlığı 2050 kg.dır.(taşlaşmış olduğu için daha ağır geliyor herhalde) Sağ ayağı 6 parmaklıdır. Ancak daha sonra bu dev fosiline ve sahibine ne olduğunu kimse bilmiyor.
Uploaded with ImageShack.us
Kafaları karıştıran bir şehir daha. Lübnan 'daki Balbek şehri. 20 metreden daha büyük taşlarında kullanıldığı bu antik şehir Roma imparatorluğundanda eski. Hatta Sümerlilerin bilgilerine göre bile burası antik bir şehirdi o zamanlar. Taşların büyüklüğünü göstermek amacyla 2 kişi yapıların arasında dikiliyor. Bugün kimse burasını kimlerin yaptığını ,nasıl yaptığını ,ne amaçla ve ne zaman yaptığını bilemiyor. Modern bilim ise Baalbek 'i görmezlikten gelmeye devam ediyor.
Uploaded with ImageShack.us
Bu cisim Kanada 'nın Kuzey kutup bölgesindeki Axel Heiberg adası eski fosiller koleksiyonunda bulunmuştur. İncelemeler bunun bir insan parmağı fosili olduğunu gösteriyor. Bu fosil 100 ile 110 milyon yıl öncesine aittir (Creataceous jeolojik dönemi). Bu fosil " DM93-083 " numarasıyla arşivlenmiştir. Röngen ışınlarıyla yapılan inceleme sonucunda yukarıdaki resimdeki siyah kısımların parmak kemiklerine ait olduğu ortaya çıkmıştır. Bu kadar eski zamanlarda insan yaşamış olabilirmi ?
Uploaded with ImageShack.us
Yapımı bitirilmemiş bir Obelisk (dikilitaş). Şu anda dikili bulunan en büyük obeliskten 2 kat daha büyüktür. Yapımında bir çok Mısır tapınağının inşasında olduğu gibi kırmızı granit kullanılmıştır. Yaklaşık 40 metre yüksekliğinde ve 1150 ton ağırlığındadır. (Eğer bitirilmiş olsaydı)
Uploaded with ImageShack.us
Kolombiya , Bogota yakınlarında bulunmuş bir insan eli fosili. Fosilleştiği kayanın yaşı 100 - 130 milyon yıldır. Yani , fosilde o kadar sene önce meydana gelmiştir.
Uploaded with ImageShack.us
Bu 120 milyon yıllık taş parçasının yüzeyi ,Ural Bölgesini gösteren (tabiri caizse) bir haritayla kaplıdır. Görünüşe göre bu kadar eski bir haritanın olması imkansızdır. Bashkir State Üniversitesindeki bilim adamları , çok eski zamanlarda , gelişmiş uygarlıkların olduğuna dair kanıtlardan biri olarak yorumluyorlar eseri. Bu greçektende insan eliyle yapılmış bir rölyeftir. Günümüz askeri haritaları ile neredeyse aynı karakterik özellikleri sergilemektedir. Harita sivil çalışmaları göstermekte yani uzunluğu 12.000 Km ' yi bulan kanallar , nehirlere çekilen çitler , güçlü barajlar... Kanallardan çokta uzakta olmayan yerde elmas biçimindeki yerler gösterilmiştir.( Ne anlattığı bilinmemektedir). Ayrıca harita bazı yazılarıda içermektedir. Hatta sayılar bile vardır. Bilim adamları önce bunun eski çince olduğunu düşündüler. Daha sonra bu düşünce bilinmeyen bir kaynağa ait hiyeroglif - syllabic türü yazıya dönmüştür. Bilim adamları bu yazıları şimdiye kadar çözemedilier.
Uploaded with ImageShack.us
1945 yılında Waldemar Julsrud adlı deneyimli bir arkeolog El Toro dağı ( Meksika ) eteklerinde gömülmüş vaziyette kilden yapılmış küçük heykelcikler buldu. Daha sonra El Tro şehri yakınlarında ve şehrin diğer tarafında Chivo Dağ yakınlarında poselenden yapılmış 33.000 'den fazla heykelcik bulundu.
Buluntular Chupicuaro , klasik kültür öncesine aitti. (M.Ö. 800 'den M.Ö. 200 'e kadar olan dönem) Bulunan heykelcikler , 65 milyon yıl önce yok oldukları düşünülen çeşitli türlerdeki dinozorları kusursuzca tasvir ediyordu. Modern bilim döneminde, neye benzedikleri ancak çözümlenen tarih öncesi bu yaratıkları ,nasıl olduda böyle eski bir uygarlık kusursuzca sanat eserlerine yansıtabilmişti ? İnsan görmeden tasvir edemez.
Uploaded with ImageShack.us
Yeni Zellanda 'da bulunan çok eski bir uygarlığa ait kusursuzca yerleştirilmiş taşlardanoluşan duvarlar bulundu. Bu duvarları yapan uygarlık hakkında en ufak bir bilgi yoktur.
Genel soru olarak şunu sorabiliriz: Bizlere öğretilen tarih yanlışmı yoksa bizler hayalmi görüyoruz.?
Instagram : WideBodySixty
PİRAMİTLER(MISIR):
* Her biri 20 ton olan taşlardan inşa edilmiştir ve bu taşları temin edilebilecek en yakın mesafe yüzlerce kilometre uzaklıktadır. Bu taşların nasıl getirildiği konusunda kesin olmayan farklı varsayımlar bulunmaktadır.
* Piramit, kimin adına yapıldıysa, onun bulunduğu odaya, yılda sadece 2 kez güneş girmektedir. (doğduğu ve tahta çıktığı günler)
* Mumyalarda radyoaktif madde bulunduğundan mumyaları ilk bulan 12 bilim adamı kanserden ölmüştür.
* Piramitlerin içerisinde ultra sound, radar, sonar gibi cihazlar çalışmamaktadır.
* Kirletilmiş suyu, birkaç gün Piramit'in içine bırakırsanız; suyu arıtılmış olarak bulursunuz.
* Piramit'in içerisinde süt, birkaç gün süreyle taze kalır ve sonunda bozulmadan yoğurt haline gelir.
* Bitkiler Piramit'in içinde daha hızlı büyürler.
* Piramit'in içine bırakılmış su, 5 hafta süreyle bekletildikten sonra yüz losyonu olarak kullanılabilir.
* Çöp bidonu içindeki yemek artıkları, hiç koku vermeden Piramit içinde mumyalaşır.
* Kesik, yanık, sıyrık gibi yaralar büyükçe bir Piramit'in içinde daha çabuk iyileşme eğilimi gösterir.
* Piramitlerin bazı odalarının içinde ne olduğu hakkında bir bilgi yoktur; araştırmacıların çoğu, ya içinde kayboldular ya da aynı yerde birkaç tur attılar, fakat içlerini göremediler.
* Piramitlerin içi yazın soğuk kışın sıcak olur
* Büyük Piramidin açıları, Nil'in delta yöresini iki eşit parçaya bölerler.
* Gize'deki üç piramit aralarında bir Pisagor üçgeni olacak şekilde düzenlenmişlerdir. Bu üçgenin kenarlarının birbirlerine göre oranı 3:4:5'dir.
* Büyük Piramidin tabanının yüzeyi, anıtın yarısının iki katına bölündüğünde pi=3,14 sayısı elde edilir.
* Büyük Piramidin dört yüzeyinin toplam yüzölçümü, piramit yüksekliğinin karesine eşittir.
* Büyük Piramit, dünyanın kara kitlesinin merkezinde yer alıyor.
* Büyük Piramit, dört ana yöne göre düzenlenerek inşa edilmiştir.
* Piramit dev bir güneş saatidir. Ekim ortasıyla Mart başı arasında düşürdüğü gölgeler mevsimleri ve yılın uzunluğunu gösterirler. Piramidi çeviren tas levhaların uzunluğu bir günün gölge uzunluğuna eşittir. Bu gölgelerin tas levhalar üstünde gözlenmesiyle günün 0,2419 bölümünde yılın uzunluğu yanlışsız olarak saptanabiliyordu.
* Büyük Piramit'le dünyanın merkezi arasındaki uzaklık, Kuzey kutbuyla arasındaki uzaklığa eşittir ve kuzey kutbuyla dünyanın merkezi arasındaki uzaklığa eşittir.
* Piramidin yüksekliğiyle,çevresi arasındaki oran, bir dairenin yari çapıyla çevresi arasındaki oranın dengidir. Dört kenarlar dünyanın en büyük ve çarpıcı üçgenleridir.
* Gizde'den geçen boylam, dünyanın denizleriyle anakaralarını iki eşit parçaya böler. Bu boylam ayrıca,kara üstünden geçen en uzun kuzey-güney yönlü boylam olup,bütün yer kürenin uzunluğuna ölçümünde doğal sıfır noktasını oluşturur.
* Büyük piramidin tepesi Kuzey kutbunu, çevresi ekvatorun uzunluğunu temsil eder. Ve iki uzunluk ayni mikyasa uygunluk gösterir.
*Keops piramidinin yüksekliğinin 1 milyarla çarpımı yaklaşık olarak güneşle dünyamız arasındaki mesafeyi veriyor. (149.504.000km). Piramitlerin üzerinden geçen meridyen karaları ve denizleri tam iki eşit parçaya bölüyor. Keops Piramidinin Taban çevresinin, yüksekliğinin 2 katına bölünmesinin pi=3.14 sayısını veriyor.
*Piramitler hala yapımları esnasında ki gizi korumaktalar. İşçilerin olağanüstü bir çabayla günde 10 metreküp taşı üst üste koyduklarını kabul edersek keops piramidinde yer alan yaklaşık 2.5 milyon metreküp taş, 250.000 gün, yani yaklaşık 664 yılda yerleştirilebiliyor. Oysa piramitler 20 ila 30 yıl arasında bir sürede tamamlanmıştır.
Instagram : WideBodySixty
aklıma bi an lost da adadaki büyük heykel ve tapınaklar aklıma geldi
Bosphorus Innovations - Water/ Methanol Injection Kits
http://tr.bosphorusinnovations.com/
facebook.com/BosphorusInnovations
instagram.com/bosphorus_innovations/
lisedeyken bayağı araştırmıştım arkadaşlarım hafta sonu gezerken ben bunları araştırıyordum![]()
PROJECT01 GARAGE
Keşke devam etseymişssin ben lisedeykende araştırıyordum ünideyim hala devam ediyorum digerlerının yaptıgı saçmalıklardan daha yararlı işlerle uğraşıyoruz en azından mesela hafta sonu boş boş gezip starbucks larda para harcamak gibi .)
Kitabı okudum bitirdim Masonlardanda bahsediliyor lk zamanlar duvar ustaları olarak bilinirlermiş mesela kitapta bol bol israil den Hz.Musa dan falan bahsediliyor kitabın sonunda yanlış hatırlamıyorsam ingiliz bi doktorun tamamen tarafsızca yaptığı bi araştırmadan bahsediyor.Batıda Kur-an tamamen yanlış tanınıp tanıtılıyor bunun üzerine bu doktor tüm din kitaplarının birbirleriyle karşılaştırıp araştırıyor ve sonuc olarak dier kitapların birbirleriyle çelişip yanlış bilgiler verdiği noktalarda Kur-an ın o kitaplardakı dogru bılgılerı alıp yanlışları almadıgını goruyor ve şuan daha yenı yenı keşfi yapılan şeylerin Kur-an da oldugunu goruyor.Diyor kı bu çalışmaya başlamadan önce çok onyargılıydım Kur-an a ama okuyup araştırdıktan sonra anladım.Sonuç olarak Kur-an ın tamamen dogru ve değiştirilmemiş olduğunu ve o zamanın ilimi ile yazılmasının imkansız olduğunu yani insan aklı ile yazılamayacak bi kitap olduğu sonucuna varıyor.
Instagram : WideBodySixty
Kpss denemesinden geldikten sonra bende okuyacagım , sakin kafayla gece muhtemelen,sagol büyük emek vermişsin.
Polo TDI WRC İsot Edition / Powered by İsot
Instagram : mehmetguliaytar
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)