maalesef deprem olursa kurtuluş pek görünmüyor. bütün dünya yardıma gelse istanbul 1 sene de toparlanamaz.
Ben bu konularda artık hükümetlere kızamıyorum, maalesef okumuş adamlar bile sorunlu artık ülkemizde. düşünsenize ilkokul mezunu da olsa, doçent de olsa insanlar evlerine tespit yaptırmaya korkuyor. Çünkü tespit sonucu yıkım kararı çıkarsa durup dururken evinden olacak. Milyonlarca liralık maddi bir değeri insanlar çoluğunun çocuğunun hayatının üstünde tutuyor.
O iş öyle değil diyen çıkarsa da soruyorum arkadaşlar, kaçınız binanıza tespit yaptırdınız? Tespit taleplerinin istatistikleri ortada İstanbul için! Ciddi düşük!
It’s better to walk alone, than with a crowd going in the wrong direction... (Grant)
öncelikle binanın sağlam olduğundan emin olmak gerekiyor. Biz belediyenin tespit işlemini yaptırdık. A sınıfı çıktı, ve yapımında yer alan kişiler, projenin detaylarını bildiği için bina konusunda içimiz rahat, en azından olası bir senaryo da, ayakta kalabileceğini umuyoruz.
kendi aldığım önlemler;
arabalarımızdan birisi hep dışarıda sokağa park ediyoruz, kapalı garajda kalan arabayı çıkarmak mümkün olmayabilir. Şanslıyız, bulunduğumuz konum çok geniş açıklık yakında yüksek bina yok.
yarım depodan daha az yakıt olmuyor hep dolu tutmaya çalışıyorum. Barınma için araba çok önemli olucak.
Deprem çantasında, 2-3 gün idare edebilecek bakım malzemeleri ve bazı dayanıklı gıdalar hazırladık. Polar vs. gibi kalın ve ağır şeyler değil, decathlondan thermal battaniye aldık, incecik.
En güvenli yer belirlediğimiz yatak odasında ki bütün mobilyaları duvara sabitledik. düşük kırılacak süs eşyalarını kaldırdık.
Bunun dışında afet esnası ve sonrası olarak eylem planı oluşturduk eşimle. O esnada hangi oda da olmalıyız, bitmesini bekledikten sonrada, istanbul şehir dışına çıkmak için en geniş yolların olduğu, bir kaç rota düşündüm kafamda.
Bunlar tabiki o esnada karşılaşacağımız duruma göre değişecektir fakat soğuk kanlı olmak ve düşünmek çok önemli.
Maalesef asıl plan yapması gerekenler yapmadığı için kendimizce o zorlu durumu belki bir nebze kolaylaştıracak bazı planlar yapıyoruz.
Herkes böyle birşeyin gece olmasından korkuyor ama Istanbul gibi bir yerde gündüz olması daha büyük felaket olur.
Gerçekten İstanbul depremi olacaksa, bence herkes başının çaresine bakmak zorunda olacak.
Yardım mardım gelemeyecek, hiçbir yere gidilemeyecek. Elektrik su zaten iptal olacak.
Sokaklar bina enkazlarından tıkanmış olacak, otobanlar hasar görecek, viyadükler yıkılacak, üst geçitler çökecek. Dım dızlak herkes ortada kalacak.
Havadan yardım atarlarsa ne mutlu bize. En kötü marketlerden "ödünç" alırsın fırsatın olursa, ürün kalırsa sen gidene kadar.
Ayrıca her zaman sağlam olduğuna inandığın evde olamıyorsun. 24 saatin en az 14 saati çocuk okulda, sen iştesin, yoldasınız vs. Bu binaların sağlamlığı ne acaba? Yukarıda yazdığım gibi sokaklar, yollar iptal olunca evine, çocuğun okuluna nasıl gideceksin? Herkes kendi başının çaresine bakmaya çalışacak.
Deprem gerçekten kötü ama böyle 2-3 yılda bir temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp insanları korkutmak yakışıklı bir durum değil.
Sonuçta herkes için hayırlısı olsun, yaşarsak depremi gerçekten zor olacak.
Okumadan imzalamam.....
Sizede geçmiş olsun.
Yazdıklarınız güzel sadece son satıra ilave yapmak istedim.
Binanızdan numune alan yapı denetim şirketi size bu bina sağlamdır diye rapor vermez.
Beton kalitesi şu yönetmelik, korazyon durumu, demir kesiti, ve etriye plan projeye uygun mu diye yazar...
Bina sağlamlığını bir çok faktör etkediği için bir kaç noktaya takılma olmamalı...
>Deprem yönetmeliklerimiz var ama hala sıfır binada sağlamlık sorguluyoruz!!!
En çok kızdığım noktaların başında geliyor.
Sağlamlık yönünden Tünel kalıp ve perde duvarlı sistemler bir sıfır önde bana göre..
Bunlarda zeminle barışıksa,rezonans düşünüldüyse korkmaya gerek yok..
Şener üşümezsoyu uzun zamandır takip ediyorum.
Büyükçekmece/Silivri arası 6,5 civarı bekledikleri....
7 üzeri dillendiriklerinin ilki şarköy tarafında olacak.
Bu fay tarihte en küçük 7,2 ile kırılmış.
Her kırıldığında istanbul hasar almış.
Diğeri iznik tarafı burası içinde tarihi verilere göre 7,5 civarı deniliyor.
Sayın arkadaşlar, önce kendimden bahsedeyim.
Jeoloji Mühendisiyim. Ama sektör olarak inşaat sektöründeyim. Uzmanlık alanım hafriyat ve altyapı işleridir.
Kendime göre tecrübeliyim. Anlayacağınız inşaat işinin tüm itliğini-çakallığını-fırıldağını bilirim. Bu nedenle taşeronlar beni sevmezler. Çünkü katakulli-hırsızlık denemeleri hep başarısız olur.
Ama ben size inşaat teknolojisi veya jeoloji ile ilgili bilimsel konulardan bahsetmeyeceğim. Bu konularda beni 9'a katlayıp ters çevirecek bilgide insanlar var.Size başka şeylerden bahsedeceğim.
Tarih boyunca İstanbul'da yıkıcı depremler olmuş. Şiddeti büyüklüğü falan boşverin. Bu demektir ki,ileride de olacak.İsteyen açar bakar, binlerce makale-video var.
Şimdi,kendimize bazı sorular sorup cevapları birlikte arayalım;
1- Mütayit (dikkat ederseniz müteahhit yazmadım) deyince aklınıza gelen insan profili nedir?
Benim cevabım şudur: İnşaat işleri adı altında her türlü antin-kuntin işleri yapan, yanında çalıştırdığı adama maaşını gününde vermemek için 40 takla atan, ucuz diye suriyeli amele çalıştıran, ama pavyondan çıkmayan,rus kadınlarla takılan,aldığı ilk hakedişle veya sattığı ilk daire ile alabildiği en pahalı otomobili alan adama 'Mütayit' denir.
Kentsel dönüşüm yapacağız diyoruz.İstanbul gibi tarihi,turistik,doğal güzellilkleri olan (kalmadı aslında,ona da gireriz),jeopolitik konumu tartışılmaz olan bir şehri bu model adamların insiyatifine mi bırakacağız yani?
Çalıştırdığı işçisine ögle yemeği bile vermeyen adamlar, inşaatın kalitesini,sağlamlığını düşünecek he mi?
Mütayit sadece parayı düşünür.En ucuza en hızlı şekilde bitirip satabildiği en yüksek fiyattan satmaya çalışır.
Bu sebeple,kentsel dönüşüm denen konu, hiçbir şekilde bu insanlara emanet edilemez. Tüm disiplinlerden oluşan bir bilim kurulunun çok ciddi denetimi altında,rant kavgasına en küçük müsamaha göstermeden, İstanbul'un tarihi dokusuna ve şıklığına yakışır bir şekilde binalarla yapılmalı.
2-İstanbul'un şu andaki durumundan memnun musunuz?
Cevap veriyorum:HAYIR.
Böyle bir kalabalık olamaz. İki yarımadadan oluşan bir şehire 20 milyon adam dolmasına izin verilmemeliydi. Sanayi,finans ve ticaret bu şehire hiç bulaştırılmamalıydı. Tarihi ve doğal güzellikleri ile pamuklara sarılıp korunmalı idi. Sadece kültür ve turizm merkezi olarak kalmalı idi. Bu tren kaçtı geçmiş olsun.
3-Trafik durumları nasıl?
Cevap veriyorum:Felaket.
Bırakın bir depremi,tampon tampona değdiğinde bile İstanbul'un tamamı kilitleniyor. Olası bir depremde nasıl olur acaba bu trafik işi?
Kendimizce deprem çantası yaptık ama sağ kurtulsak bile istanbul kaderine terk edilecek. Yardım gelemeyecek. İnsanlar enkaz altında ölecek. Binaya test yaptırdık projeye uygun çıktı ama hiç bir binaya güvenmiyorum. Allah ‘a emanetiz. İstanbul daha önce olduğu gibi yine yerle bir olacak.
şubattan sonra belediyeden binanın statik, denetim raporları, zemin etüdü gibi evrakları aldım. b+z+2 kat oturduğum bina ve 2011 yapımı. zemin yaşadığım şehrin tamamında kötü. radyel temel zorunlu. 1. sınıf deprem bölgesi olarak geçiyor. blokların hiçbirisinin altında dükkan veya ticari işletme yok. genel itibarı ile bundan daha güvenli diyebileceğim ev ancak müstakil olur benim için.
evde iki oda belirledik, o odalara pet şişede su ve proteini yüksek paketli gıdalar, fener ve termal battaniye koyduk oralara da. arabada ise yarım depo altına inmiyorum.
Bu arada evlerimiz iyi hoş güzel diyoruz da, atıyorum günümün 8 saati iş yerinde geçiyor?Bu da bence insanın kendisini kandırdığı yanılgılardan biri olabilir.
Ya da işimiz sağlam evimiz sağlam, dandik apartmanın olduğu bakkala girdik, deprem oldu patladıkBu saçma risk maalesef her zaman var. O yüzden evin sağlam olmasından ziyade, şu senelerdir becerilememiş olan yapı sağlamlığı, yapı standardı işine odaklanılması lazım. Ama aynı tas aynı hamam, görüyoruz.
Dün Üşümezsoy Celal Şengör'ün üzerine tekrar bir açıklama yaptı Twitter'da. 6.5 en fazla dedi İstanbul için. Ha tabi bu "olmayacak", "hafif olacak" gibi yorumlanmasın, adam şimdilik tehlike geçti, büyük deprem burada beklenmiyor diyor, ancak bi Silivri tarafına doğru bi uçta, bir de Mudanya tarafına doğru diğer uçta beklerim beklersem diyor.
Diğer yandan, Prof.Dr.Şerif Barış idi yanılmıyorsam, eşimin üniversitede hocası imiş. Evet eşim Jeofizikçi :P
Hoca ile İstanbul'da çok gezinmişler, ölçümler şunlar bunlar yapmışlar zamanında. Tarihi yerleri dolaşmışlar falan filan. Hoca bu Tarihi Yarımada'daki yapıları falan göstermiş, örneğin Dikilitaş hiç yıkılmamış, Ayasofya ciddi hasar almamış, vesaire vesaire... O da bu bakımdan İstanbul'da büyük deprem beklemiyor mesela.
Bilmiyorum, böyle mi inanmak istiyoruz ama bunları birleştirince mantıklı hale geliyor bu iş. İnşallah hiç bir yerde olmaz. Tabi artık bu duayı geçmemiz gerekiyor. Japonya gibi bir bilince ulaşılıp, ben her girdiğim binanın içinde ölmeyeceğimi bilir halde yaşayacak hale gelmemiz gerekiyor. Da bu kafalarla zor. Bi 100 sene daha geçmesi gerekiyor herhalde. O zamana kadar mal mal sebeplerle ölmezsek, torunlarla falan birazını görürüz belki.
Felaket tellalligi yapmak istemem, ancak yikici bir Istanbul depreminde normal binek aracla mesafe kat edebilecek misiniz? Nufus ve yapi yogunlugu olarak Istanbul'un yakinindan gecemeyecek 10 ilimizde etkili olan depremde sehirlere gunlerce girilemedi hatirlarsiniz. Sag kaldiginiz takdirde ATV, cross motorlar gibi arazide gidebilen tasitlarla belki bir yerlere gidilebilir. Depreme gece yakalanmaniz olasiligina karsi hazirladiginiz deprem cantalarinizi yataginiza yakin, hatta mumkunse yanina koymaniz daha mantikli. Bir de unutmayin, deprem oldurmuyor, esyalar ve yanlis yapilmis bina olduruyor. Binanizin saglamligindan eminseniz eger butun mobilyalarinizi duvarlara sabitlemenizi siddetle tavsiye ederim. Kacis yolunuza yikilmis agir bir dolap sizin icin hayatta kalmakla olmek arasinda duruyor olabilir.
öyle işte.
Herkesi düzeltemeyiz, kendimizden başlamak zorundayız. Ben binama ölçüm talep edersem, sen edersen zamanla herkes eder. Maalesef Türkiye de radikal kanun değişiklikleri ile zorla yaptırılmazsa bu değişim çok uzun sürecek. Ne kadar istemesekte iyi ve vatanperver kaliteli bir diktatör lazım![]()
It’s better to walk alone, than with a crowd going in the wrong direction... (Grant)
Mütayit dedin aklıma geldi. Almanya ve Türkiye nüfusu birbirine çok yakın. Almanya da 3800 kişinin müteahhitlik yapma yetkisi var. Türkiye de 350.000 kişi mütayit!
Bir ülkede belli branşların dışında mütayit olunabiliyorsa orada sağlam ev filan bulmak çok zordur. İstanbul da yaşarken yan komşum manav amca miras kalınca bir anda mütayit olduBu adam 100lerce daire sattı. Her binasına o minik kare renkli btbleri ile arapça olarak besmele motiflerini işledi
Düşün yaptığı binaları kim koruyor.
Koca ülkede bu durumu değiştirebilecek 1 tane yürekli başbakan başkan ya da bakan çıkamadı!
It’s better to walk alone, than with a crowd going in the wrong direction... (Grant)
Hocam talep etmesek bile olabiliyor, "istenirse"...
Kuzenim Türkmenistan'da Çalık'a ait bir sürü projede çalıştı zamanında. Adamlar eski SSCB'den kalan Bakanlıkları aynen korumuşlar.
Belki biliyorsundur sen de, işte yok Yangın Bilmemne Bakanlığı, İnşaat Cart Curt Bakanlığı veya o ilgili Bakanlık neyse, onun içinde bölümler, şunlar bunlar... Projeyi yapıyorsun, onaylatıyorsun, yapıyorsun ona göre, klasik işte yapım aşamasında gelip gidip kontrol. Orası böyle olacak, burası projede yok vesaire vesaire. Ama tabi diyor bizdeki gibi değil, deli gibi ölçüp biçiyorlar, şurası yanlış, yık bir daha yap falan şeklinde.
Sonra proje bitiyor, bitti, gelin abi onay için. Atıyorum hastane yapmışlar, hastane şartlarında diyor ki burası böyle olacak şurası şöyle olacak. O Yangın Bilmemne Bakanlığı'ndan gelip koridorlardaki yangın söndürücüleri ve aralarındaki mesafeleri saydı adamlar demişti. Tabi sonrasında periyodik kontrolleri falan filan da var.
Şimdi düşünelim, bize dönelim, bu adamları küçümseriz, bu tip kural kaide durumlarında acayip bi bilinç-kültür düzeyindeler. Bizimkiler Afganistan...
Kendimize sorular sorup cevaplar aramaya devam edelim.
4-İstanbul'da insan kalitesi nasıl? Kendinizi güvende hissediyor musunuz?
Cevap veriyorum:Tabi. Çok yüksek.Herkes birbirine saygılı. Kapıları kilitlemiyoruz. (Kesinlikle okul okumaktan veya maddi durumdan bahsetmiyorum.Temel insanlık değerlerinden bahsediyorum)
Yahu İstanbul'da sokağa çıkınca radar gibi oluyorum. Karşımdan gelen,arkamdan gelen insanları takip etmekten,devamlı cüzdanı telefonu kollamaktan başıma ağrılar giriyor. Çevreyolunda solladı diye silah çekilen,otopark yüzünden insanların öldüğü bir şehir burası. Birkaç semt dışında millet gece sokağa çıkamıyor. Köşebaşında uyuşturucu satılıyor.
Herşeyin dini-imanı para olduğu bu şehirde çıkacak bir kaosta,bu modeller nasıl tepkiler verecek? İyilik meleği mi olacaklar?
Kahramanmaraş merkezli depremlerde millet bu konuda avantajlı idi.Nüfusu az şehirlerdi.Millet birbirini tanıyordu.Herkes birbirine yardım etti. Asayiş olayları hep dışarıdan gelenler sebebiyle oldu.
İstanbul'da ise kendi zırtolarımız yetmiyor gibi,kaç milyon belli olmayan ortadoğu modelleri geldi.Kimdir,nedir bilen yok. Bir gördüğün adamı bir daha görmüyorsun.Karşı komşusunun yüzünü görmeyen milyonlar var.
Forumda Kahramanmaraşlı,Adıyamanlı arkadaşlar var.Sorun bakalım nasılmış ortalık? Cebindeki nakit para ile millet ekmek alamadı,su alamadı,benzin alamadı.
Bu modeller olacak bir kaosta nasıl tepkiler verecek acaba?
Ben olsam deprem cantasina mutlaka silah da koyardim. olasi bir yikim-yagmalama senaryosunda kesinlikle lazim olacaktir.
Allah göstermesin deprem olursa ve sağ kurtulmayı başarırsak deprem sonrası yaşanılacak kötü senaryolara da kendimizi hazırlamalıyız. Ülke parçalanmanın eşiğine gelir, ekonominin kalbi istanbulda atıyor. Ve gelişimini tamamlayamamış ilkel topluluklar memleketin her yerine yayılmış durumda. Yağma vs gibi durumlar için kendinizi ve sevdiklerinizi koruyabilecek kadar donanımlı olmalısınız. Bir parça ekmek için insanlar birbirini öldürebilecek kadar felaket bir ortam oluşabilir.
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)