Merhabalar,
Ben Abdullah, uzun zamandır TechTurkey forumunda misafir olarak gezinmekteydim. Yıllar sonra üyelik aldım ve bu konu vesilesiyle hem foruma merhaba demek hem de nispeten nadir sayılabilecek konuda geçen araba üzerine görüşlerimi belirtmek istedim. Anlatacaklarım çok olduğu için yazılar uzun olabilir, mazur görünüz
5 yıl 1.6 FSI Golf 5, 5 yıl da 1.6 TDI Golf 7 kullandıktan sonra arabalara olan merakımın da etkisiyle keyif alabileceğim hızlı, konforlu, geniş ve sıradan olmayan bir araba arayışına girdim. 2014'te sıfır olarak aldığım Golf'ü 2019'da 110bin km'de iken sattım. Bu arada belirtmek isterim ki titiz bir kullanıcıyımdır. Shell'in kendi istasyonlarından başka yerden yakıt almam, otomatik vites park etme ritüelini her seferinde uygularım gibiSatın alan kişi 2 hafta sonra beni arayıp teşekkür etmişti bu kadar temiz araç görmedim 2. elde diye. 2-3 ay arayış sonrasında aşağıdaki arkadaşı buldum ve İstanbul'dan Konya'ya havaalanında 7 saat beklemek suretiyle gidip aldım. Arayışımda aynı arabadan alıp deneyimlerini paylaşan bir abimin çok desteği oldu.
Gitmeden önce birçok video ve fotoğraf aldım sahibinden, 2. sahipleriydi arabanın. Araç fabrikatör bir abimizin günlük kullandığı aracıydı. Gitmeden önce boyası ve değişeni olmadığını biliyordum. Konya'da usta da bulamadığım için ve araç sahipleri cidden aşırı güven verdikleri için sadece bakım yaptırdıkları yere götürüp ustasıyla konuşarak arabayı aldım ve İstanbul'a döndüm. Dönerken depoyu doldurdu abimiz, o fişi hala saklarımAldığımda 190bin km'de idi. Kondisyonu ciddi anlamda iyi bir noktadaydı. Öyle ki sanayiye her gidişimde bakan usta, çırak hepsi övdü arabayı ve hemen sonrasında yeni bir problem çıktı
nazara inanmam normalde ama bu olaylar şüphe ettirdi. Arabayı alırken muhtemel masraflar için ayırdığım 30-40bin lira gibi bir bütçem vardı, bu bütçe çabuk eridi diyebilirim. İstanbul'a gelir gelmez daha önceden tanıdığım ve yukarıda bahsettiğim abimin de yönlendirmesi ile Maslak'ta bir restorasyon garajına aracı bıraktım. Eti sizin kemiği benim dedim. Benim kafamda mekanik, kozmetik, eğlence sistemleri bütün eksiklerin giderilmesi vardı bırakırken. Ben güvendiğim bir yere bırakayım hepsi hallolsun kafasındayımdır bu işlerde. Garaj sorumlusu bu araçları tanıdığı için önce mekaniğini halletmeye, öncelikleri iyi belirleyerek ve hata tespitinin iyi yapılarak nokta çözüm yapılmasına önem verdiğini söyledi. Böylece yaklaşık 2 ay Almanya'dan parça beklenerek geçen "restorasyon" süreci başladı.
Yağ kaçakları giderildi, eskiyen contalar hortumlar, gergiler, kayışlar motor inmeden ulaşılabildiği kadarıyla değiştirildi:
Farlar güneş yanığı olmuştu, ben değiştirelim düşüncesindeydim ama fiyatları öğrenmemin ardından temizliği yapıldı:
4.2 FSI mekanik olarak tertemiz oldu. Ustalar saat gibi diyorlardı çalışmasına gerçekten enjektörlerden gelen tık tık tık sesleriyle v motorun sesi saat gibiydi:
Bu ağır bakım sonrası kozmetik ve eğlence sistemi eksikliklerini giderecek bütçem oldukça azaldığı için ertelemek durumunda kaldım.
Burada bu tarz araba düşünenlere bir tavsiyem olacak; ben arabayı aldığımda lambda sensörü arızası vardı, normalde yaklaşım sensör değişimi oluyor. Ancak garajın yaklaşımı bu arızanın eskiyen, yıpranan elemanlar yüzünden olmuş olabileceği, değişimler sonrasında sensör arızasının olmayacağı yönündeydi. Öyle de oldu, aracı teslim aldıktan sonra satana kadar 2 yıl 30bin km bir daha bu arızayla karşılaşmadım. Daha sonrasında hata tespitin önemini hissettiren başka arızalar da geçirdim. Aracın soğutma suyunda az miktarda yağ vardı. Bu forumda da çokça tavsiye edilen bir VAG özel servise götürdüm ve yağ soğutucunun değişmesi gerektiği söylendi, 3bin lira parça maliyeti. Sonra güvenemediğim için tekrar ağır bakım yapılan yere gittim ve yağ soğutucusunda yapılan sızdırma testlerinde kaçak olmadığı görüldü. Asıl kaçak silindir kapağı içerisindeki o-ringlerde imiş. Tabi bunun için motor indirildi. Bu ayrı bir konu ama değinmek istediğim, hata tespit çok önemli ve bu arabadan anlayan usta gerçekten çok az. O yüzden bazı yerlere mecbur kalabiliyorsunuz.
Ufak konudan sapmanın ardından devam edeyim. Araba 5.2m uzunluğunda. Golften tam 1 metre daha uzunBöyle olmasına rağmen hiç sıkıntı, endişe yaşamadım. İnanılmaz kolay bir sürüşü var. Tek sorunu sokaklarda park yeri sıkıntısı. Araç aliminyum şasiye sahip ve bu şasiyi o dönemin Bentley Flying Spur'ü ile paylaşıyor. Audi bunu Space Frame olarak isimlendirmiş ve kapıyı açınca bu badge ile karşılaşıyorsunuz:
Araç oldukça donanımlı. Bose ses sistemi bir audiophile'yi fazlasıyla mutlu edecek kapasitede. Yalnız bluetooth'tan müzik dinleme seçeneği olmadığı için karışık MP3 cd'si hazırlamak durumunda kaldım bu keyif içinAirmatic tüm risklerine karşı konforu çok ayrı seviyelere taşıyor.
350 beygirlik motor inanılmaz keyifli, gaza basınca gelen mekanik bir sesi var ki Jason Statham olup ortalığı dağıtmaya gidiyormuş gibi hissettiriyor insana. Yakıt tüketimi yüksek haliyle ama hiç gözüme batmadı açıkçası. 1.6 TDI'dan sonra bu performansları yaşatması yaksın helal olsun dedirtti. Ankara şehir içi 11lt İstanbulda ise 15-16lt/100km ortalamalar elde ettim. Uzun yolda ise tamamiyle seyahat hızıyla değişiyor.
130 km/h - 11lt/100km
150 km/h - 12lt/100km
180 km/h - 13lt/100km
200+ km/h - 14+lt/100km
gibi olmakta.
Trafiğe kapalı alanda bir hız denemesi, daha da giderdi ancak lastiklere güvenemdim:
Bu da bir hypermiling denemesi sonucu, bir depo ile 1000 küsür km gidebilme ihtimali
Bütün bunların ardından bahsetmek gerekirse araç yaşı gereği sürpriz masraflarıyla insanı şımartıyor. Önce airmatic arızası oldu:
Bunu görünce daha önceden okuduğum airmatic arızaları hikayeri gözümde canlandı ve korku dolu bir şekilde yine Maslak'taki garajıma yol aldım. Tam değişmesi gerekecekse lowrider takılırım artık napalım derken tek bir körüğün tamiratı ile kurtulduk. Burada da inanıyorum ki herhangi bir sanayi esnafı arıza tespiti ve tamiri yapmadan değişime giderdi, Doğuş Oto misali.
Ardından asıl zurnanın zırt dediği ve artık arabayı satmayı ciddi olarak kafama koyduğum arızayla karşılaştım. Yukarıda bahsetmiştim soğutma suyu-yağ karışma durumunu. Çok güvendiğim Maslak'taki garajım suyun yüzeyindeki yağlar sebebiyle ufak bir işlem yaptı ve antifiriz değişimi oldu. Bundan sonra tam herşey çok güzel derken araç çılgınlar gibi su eksiltmeye başladı. Bu şekilde uzun yol da yaptım, yaklaşık 4 litre su ekledim hazneye eksilen su yerine. Sonra yağ çubuğunu kontrol etme tavsiyesi aldım ve baktım ki sütlü kahveye dönmüş motor yağı. Araç çekiciyle yine çok güvendiğim garaja gitti, ardından:
V8 tüm çıplaklığıyla gözler önündeydi. Contalardı, o-ringlerdi, civatalardı derken ciddi bir masrafla karşı karşıya kaldım. Bu tamiratın ardından çok üzülerek arabayı sattım. Bu masrafla kalmayacaktı çünkü. Disklerin ömrü azalmıştı ve disk takımı değişim ile birlikte 7600 lira. Vergisilere gelen zamlardı da derken alıcıyı yapılan her işlemden haberdar ederek vedalaştım. Şuan yine araba arayışındayım, forumun favori paylaşma konusunu artık yeniler durumdayım. Bu durumdayken de hem tanışmak hem de paylaşım yapmak amacıyla konu açmış oldum. Bu tarz araba almayı düşünen olursa sorularınızı elimden geldiğince yanıtlamaya çalışırım.
Sağlıklı günler dilerim,
Abdullah