Orijinalini görmek için tıklayınız : Yakın zamanda yurtdışına yerleşmiş / orada yaşayan arkadaşlar yardım lütfen
Draniela
29-05-2017, 23:14
Herkese merhaba,
Konu kalabalıklığı olmaması açısından forumda araştırdım fakat bir türlü bulamadım o yüzden konu açma ihtiyacı duydum.
Küçüklükten beri hep dilime dolanan olayı artık gerçekleştirmek istiyorum. Fikirlerini sunacak kardeşlerim arkadaşlarım abilerim için kısaca kendimi tanıtayım. Eminim öneri yapılırken yaş meslek vs. önemli olur.
İsmim Semih, 1989 doğumluyum, makina mühendisiyim ve eylül ayında 3 yıllık bir iş tecrübem olacak. Askerlik görevim de tamam. İngilizce seviyem intermediate. Önümüzdeki yaza kadar İngilizce kasmayı düşünüyorum epey bir gelişme gösteririm onu da sorun olarak görmüyorum ki gittiğimde kısa sürede toparlarım.
Diplomamın orada geçerliliği yok fakat ille de mühendislik yapacağım diye bir durum söz konusu değil. Yani ilk etapta part time çalışıp yüksek lisans vs. yapıp mesleği aktif hale getirebilirim ve yoluma devam edebilirim. Tabi şuan tamamen hayal ediyorum. Gerçek durum nasıldır bilmiyorum :)
Not: Çalışıp kazandığım para ile hayatımı bir şekilde idare etmeliyim o süre boyunca. Ekstra destek almayacağım.
Gitmek istememin sebebi burada hak ettiğimiz hayatı yaşayamıyoruz. Artık iyice nefret ettim ben. Herkes birbirini kesip öldürmek istiyor. Ne saygı var ne insanlık. Herşey bitti. Ve verdiğimiz emeğin karşılığı da yok. Ben zaten bileydim böyle olduğunu anadolu lisesine gideceğime kız meslek lisesine gidip kadın kuaförü olurdum :D (çok ciddiyim bu konuda)
Avustralya , Kanada öncelikli olabilir. Aslında aklıma yatan bütün önerilere açığım. Zaten nereye gidersem gideyim şu an olan düzenden daha iyi olacağına inanıyorum. Ya arkadaş yolda motorla gidiyorum yaya var yol veriyorum arkadan gelen hayvan daaaaaaaaaattt diye kornaya asılıyor ki pat diye durmuyorum bir kaç sık bırak yapıp duracağımın sinyalini veriyorum arkamdakine öyle duruyorum. Sanki 2 saniye beklese ölecek. Valla çok bilendim el bombasıyla gezeceğim salacağım arkadakine :D Neyse yahu bıktığım konularla alakalı yazmaya başlarsam yazı asla bitmez...
Gerçekten yol gösterilmesine ihtiyacım var. Şimdiden iyi kötü fikirlerini belirten herkese çok teşekkür ediyorum.
i-vtec07
30-05-2017, 00:19
Öncelikle herşey gönlünce olur inşallah . Biraz uzunca yazıcam abi ben tavsiyemi. Sıkılmadan sonuna kadar oku bence, umarım yol gösterir :) ;
- git .
Grimlord
30-05-2017, 00:26
Kanada'dan yaklaşık bir sene önce geldim ve aşırı pişmanım. Şimdiki aklım olsa kesinlikle geri dönmezdim. Ben eğitim için gitmiştim ancak vizem geçen Nisan ayına kadar vardı. İş bulamayıp geri dönmüştüm.
Maalesef diplomanız geçerli olmayacak dediğiniz gibi, orada yeterlilik sınavlarına gireceksiniz. Hatta belki 1-2 sene daha eğitim almanız gerekebilir. ( eğitim sistemleri bizden farklı)
Medeni bir ülke, kibarlıktan kırılacaklar desem yeridir. Göçmenlik başvuruları hala sürüyor mu bilmiyorum, ama kesinlikle başvurun derim.
Hakan Girginer
30-05-2017, 01:09
Git.
Suya atlamadan yüzme öğrenilmez.
Ben gittim, kimse bana şehrin altın anahtarını takdim etmedi.
"Çalışmak" sözcüğünün senin kafandaki karşılığı "angarya" yerine "hayatı güzelleştirecek bir üretkenlik fırsatı" ise, çok keyif alacağın bir hayat seni bekliyor olacak.
Ben gittim. 20 yıl yaşadım (20 yıl "kalmadım", yaşadım) ve geri döndüm.
Gittiğime de memnunum, o kadar yıl sonra buraya döndüğüme de.
Git, balıklama atla. İnsan girince alışıyor zaten.
Sen olmuşsun
Git kurtar kendini
turbo&quattro
30-05-2017, 01:19
11 senedir ABD de yasiyorum. Cok zor oldu ama rastladigim cok guzel insanlar sayeseinde hayatimi kurabildim. Hayellerinin pesinden kos, sonuna kadar dene.
zamanında ingilizce derslerine beden öğretmeni din kültürü öğretmeni girmeyipte infilizce öğrenseydik şuanda benim yapacağım işte bu idi,artık tahammül edemiyor insan olanlara gördüklerine bir miktar para ayarlayın basın gidin diyorum
Aynı konuyu açacaktım. Hiç bir yere gidemezsem öteki tarafa gideceğim. İlla gideceğim yani :)
bende yaklasik 5 sene oldu. Amerika'da yasiyorum. Gercekten hayat Turkiye'ye gore cok farkli ama bir zaman sonra tabiki de ozluyorsun. Onemli olan okulla gelip firsatlari degerlendirmek. Diger turlu basta cok surunursun. minimum wage islerde cok yorulursun.
3.5 ay oldu geleli...
Daha öncede yerleşmek amacıyla 3-4 ay kalmıştım... Bu sefer greencardla oldu...
Yurt dışında "sallabaşı al maaşı" yok...
İyi pozisyonları bırakıp geldik eşimle... İlk 3 ay alakasız bir işte çalıştım. Hiçte gocunmadım! Saçma sapan tiyatrolara inanmak yada aman başıma bir şey gelmesin diye inanıyor gibi davranıp çocuklarımın yüzüne bakıp utanmak zorunda kalmadım (konum ve Türkiye'de ki işimden dolayı!!)
Yurt dışı tamamen bir kurtuluş değil...
Amerika için konuşursam, Türkiye'de ulaştığımız imkanlar buradan kötü değil...
Ulaşamadığımız ise daha soyut gerçeklikler! Adalet, beraber yaşayabilme pratikleri falan filan...
Bir aksilik olmazsa dönmemek için geldim... Allah sağlık sıhhat versin, gerisi çalışınca oluyor burada...
Temel ihtiyaçlara ulaşımı ucuz tutmuşlar (Sağlık hariç)
et, araba, yakıt ucuz...
Diğer ihtiyaçlarda satınalma gücüne göre ucuz...
Ah canım ülkem...
B.kunuzda boğulun dedi ya birisi...
B.k ettikleri lağımlarda boğulsunlar, ülkem temizlensin inşallah diye değiştiriyorum ben o lafı...
Bu nefret ortamının filizlenmesinde ise sadece %50 değil bana göre suçlu olan...
Bana dokunmayan yılan derler ya...
İşte onu demeyen iki Amerika'lı öldürüldü burada... Az çok görmüşsünüzdür medyada...
İşte bana dokunmayan yılan demeyen gönüllü Amerikalı avukatlar karşıladılar bizleri hava limanında... Hemde "başkan"larının politikasına rağmen!
Söylediklerim benim doğrularım... Amacım tartışma açmak değil...
Son olarak... Çalışırım ben.. Hem de ahlaklı çalışırım, amcaya babaya ihtiyaç duymam dersen... Neden olmasın? Bu mantıkta gidipte aç kalan Türk görmedim!
Son olarak...
Barış Manço yıllar önce şarkısında anlatmış aslında bizi...
https://www.izlesene.com/video/baris-manco-en-buyuk-mehmet-bizim-mehmet/1438912
Thracian
30-05-2017, 07:10
Vallahi ne desem ne yazsam bilemiyorum. Ülkemi vatanımı toprağımı seviyorum. Ama insanını artık sevmiyorum. Ekonomisini sevmiyorum. Ticaret ahlakını. Sokak ahlakını sevmiyorum artık.
Benim içinde benzer bir gitme isteği var. En az 3-4 sene daha bir yere kıpırdayamam gibi geliyor. 3 ay sonra evlenecegim. Arkasından cocuk, benim ailem eşimin ailesi. Benim gitmem çok zor.
Ama benim gitmem seninkinden daha farklı, ukrayna, mısır, tayland, vietnam gibi ucuz ama güvenli yerler istiyorum. Deniz kıyısında evin kirası 200-300usd olan. Aylık rahat geçinmenin masrafı 300 usd yi geçmeyecek. Mümkünse tropikal bir ülke.
Mısıra gittim yıllar önce, lüks güvenlikli, avrupalı turistin bol olduğu ElGouna isimli bir yer gördüm. Sanırım benim kriterlerimi orası belirledi
volume81
30-05-2017, 07:43
Herkes git git demişte nasıl gidilir onu dememiş :) önümüzdeki 5 yıl içinde kanada (zor bir ihtimalde olsa amerika)'ya taşınma düşüncem var.
Ancak nasıl gidilir her geliyorum diyene hoşgeldin mi derler ? 5 yılda gidebilmek için ne yapmak gerekir ? ( dil hariç o şart oğlu şart zaten )
Gidenler nasıl gitti ?
Banada bunlar lazım :)
Bize greencard çıktı, öyle geldik...
Yoksa 35inden sonra, 2 çocukla iyi imaknları bırakarak gelmek ancak bir pozisyon bulmakla olurdu (ABD için)
Vize türleri çok ciddi sıkıntı...
Ama daha küçük ve bekar olsam, öğrenci vizesiyle de olsa gelir, bir şekilde kalırdım...
Evli barklı olanlara ise gelin öğrenci vizesiyle, bir şekilde kalırsınız diyemem... Yapılabilir ama o stresi herkes kaldıramayabilir...
Farklı vizelerde var yatırımcı vs...
Ama şu sıralar Türkiye'den bir çok ülkeye vize almak zor...
GokhanRS
30-05-2017, 08:00
kardeşim gidenler kendine güvenip gitti, tonla ülke gezdim ben çalıştığım şirketin sayesinde tabi ki, inanın dil bile bilmiyordum, iranı rusyası, almanyası fransası ispanyası, balkanlar v.s derken gezdiğim ülke sayısının hesabını tutamaz oldum ben.
Ancak ne zaman ingilizcem gezerken zorlanmayacak seviyeye geldi işte o zaman anlamaya başladım insanları, küçümsediğimiz ve bizi kıskandığını iddia ettiğimiz bir çok ülkede bizden iyi seviyede yaşanıyor.
birçok insanla tanıştım ki çoğu maçasına güvenip ufak birikimleriyle gitmişler zaman içinde bir şekilde tutunmuşlar. Ben özellikle bekar olan arkadaşlara korkmayın gidin diyorum, boğulurum korkusuyla suyu izlersen hiç bir zaman öğrenemezsin yüzmeyi.
hıristiyana sensin de, museviye en sevdiğim topluluksunuz ne kadar iyi insanlarsınız de, gittiğin yerde hep onlardan ol başka türlü çevreni genişletemezsin, dinden çık demiyorum, sadece gurbetçi olacaksın unutma, o yüzden her zaman onlar haklı gibi davranırsan ve seni kendilerinden görürlerse hiç bir yerde sıkıntı çekmezsin. Şöyle düşün, senin ülkene gelen yabancı ne diyor? turkiş kebap çok güzel, turkiş dilayt çok güzel :) adam belki adanayı ağzı yana yana da yese sana kötülemiyor çok güzel diyor. bu da öyle, canada nasıl sence? çok soğuk ardım donuyor nasıl ülke bu deme, süper de harikasınız de v.s
kaldı ki gerçekten de iyi insanlar, medeniyet gelişmiş bir kere, arka camında osmanlı tuğrası taşıyıpta makas atan yaya geçidinde ölüm saçan tipler yok.
nasıl gidilirin kısa cevabı şu olsa gerek, korkusuzluk,
"Bir yabancı" olmaya gittiğinizi de unutmayın.Yakındığınız konularda haklısınız,getirisi götürüsü elbet farklı olacaktır ama bu hususu da gözden kaçırmamak lazım.
PiscocuK
30-05-2017, 09:09
gitmenin adı kolay kendi zor
yani burada yazılıp çizildiği kadar kolay olmuyor o işler
Eğer deneme sonrası buraya geldiğinde seni bekleyen hazır bir iş vs varsa git şansını dene hem aklında kalmamış olur hemde denedim olmadı dersin
Ama öyle bizim yazmamız çizmemizle hareket edersen işin zor.En kötü dil eğitimi olarak 5-6 ay git yerleşmeyi düşündüğün ülkeye sonrasında yaşayarak kararını verirsin
Hayırlısı olsun
34btr1907
30-05-2017, 09:12
Herkes git git demişte nasıl gidilir onu dememiş :) önümüzdeki 5 yıl içinde kanada (zor bir ihtimalde olsa amerika)'ya taşınma düşüncem var.
Ancak nasıl gidilir her geliyorum diyene hoşgeldin mi derler ? 5 yılda gidebilmek için ne yapmak gerekir ? ( dil hariç o şart oğlu şart zaten )
Gidenler nasıl gitti ?
Banada bunlar lazım :)
24 yaşımda gitmiştim abd san diegoya, kız arkadasım master programına başlıcaktı bende dukkanı kapamıstım hadi dedik gittik,kafa başı 1200$ para ile...
ordaki arkadasım dil kursuna benım adıma basvuru yapıp evrakları kagıtları bana gönderdi,vizeye bu evraklar ile başvurdum,
10 senelik vize vermişlerdi,ki vize memuruna ingilizcem yok öğrenmeye gidiyorum (türkçe) dediğim halde :D
bu arada banka hesabınızda para görmeleri büyük avantaj,ben bı tanıdıktan 20k $ bulmustum 1 saatlik,bankaya gittim hesaba yatırdım deftere işlettim,sonra geri çekip deftere işletmeden vızeye gittim,adamında parasını gerı verdım, eğer böyle bi dümen yaparsanız vıze buyuk ölcude hallolur,şu anki sistemleri nedir bilemem ama...
2 sene yaşadım,pedicap ve limo işi yapmıştım haftanın 3 4 günü çalısarak gayette iyi geçindik evde 4 kişi ( 2 çift kalıyorduk ) Pasifik okyanusu manzarılıydı ev 1300$ kirası vardı,
şimdiki aklım olsa formalite evlilik yapar orda kalırdım,dönmezdim,bunu yapan arkadaslarım hala ordalar ve gayette mutlu mesut yaşıyorlar sana tavsıyem eğer kafaya koyduysan çok düşünme ben 1 ayda herseyı ayarlayıp kendımı ucakta bulmustum,ve kararı cafede otururken vermiştim bır anda,karar verdıysen acaba vs deme şartla kendini ve git,hesap kitap yaparsan vaz gecersın vaz gecırırler.
enes_srb
30-05-2017, 09:23
Kanada icin soyliyim ilk basta 2 aylik bi ucret yatirip dil okuluna gittim , ingilizce seviyem iyidi ama dil okulunu etkinlikleri icin ve alisabilcekmiyim onun icin tercih ettim. Kanada da insanlar gercekten cok medeni yardim sever vs. Ama iklimi ve yemeklerine alismak benim icin cok zor olucagini dusundugumden 1. ayimda dondum . Calisma imkanlari iyi , maaslar yuksek , yabancilik cekme sansiniz yok cunku herkes yabanci :) , vergileri fazla araclar ucuz hayat sakin ve cok guvenli . dondugume birazda pismanim belki zorlasam alissam orda daha iyi olucakti . Benim ailem gelse dusunmez kalir orda okur yasardim, soguk falan bahanem
enes_srb
30-05-2017, 09:25
24 yaşımda gitmiştim abd san diegoya, kız arkadasım master programına başlıcaktı bende dukkanı kapamıstım hadi dedik gittik,kafa başı 1200$ para ile...
ordaki arkadasım dil kursuna benım adıma basvuru yapıp evrakları kagıtları bana gönderdi,vizeye bu evraklar ile başvurdum,
10 senelik vize vermişlerdi,ki vize memuruna ingilizcem yok öğrenmeye gidiyorum (türkçe) dediğim halde :D
bu arada banka hesabınızda para görmeleri büyük avantaj,ben bı tanıdıktan 20k $ bulmustum 1 saatlik,bankaya gittim hesaba yatırdım deftere işlettim,sonra geri çekip deftere işletmeden vızeye gittim,adamında parasını gerı verdım, eğer böyle bi dümen yaparsanız vıze buyuk ölcude hallolur,şu anki sistemleri nedir bilemem ama...
2 sene yaşadım,pedicap ve limo işi yapmıştım haftanın 3 4 günü çalısarak gayette iyi geçindik evde 4 kişi ( 2 çift kalıyorduk ) Pasifik okyanusu manzarılıydı ev 1300$ kirası vardı,
şimdiki aklım olsa formalite evlilik yapar orda kalırdım,dönmezdim,bunu yapan arkadaslarım hala ordalar ve gayette mutlu mesut yaşıyorlar sana tavsıyem eğer kafaya koyduysan çok düşünme ben 1 ayda herseyı ayarlayıp kendımı ucakta bulmustum,ve kararı cafede otururken vermiştim bır anda,karar verdıysen acaba vs deme şartla kendini ve git,hesap kitap yaparsan vaz gecersın vaz gecırırler.
Abi ben yeni aldim Kanada ya 3 aylik hesap dokumu istiyolar o tanidiktan para alma olayina dikkat ediyolar artik . Ogrenci vizesi icin geri donuceginize dair garanti istiyolar ben okulun ucretini yatirmistim onumuzdeki yil icin onu gosterdim prosedur baya sıkıntılı
bende gitmek isteyenlerdenim aslında burada da güzel bir düzenim var evim mahallem arkadaşlar aile falan çok memnunum ama gel gör ki 5 aylık bir oğlum var doğduğundan beri hep kafamda nasıl bir gelecek sorusu
biz karar aldık bizim çocuğumuz ona sorma şansımız yoktu dünyaya getirirken o yüzden iyi bir geleceğe sahip olması bizim sorumluluğumuzda
ben ingiltereyi düşünüyorum ilk etapta londra üzerine planlar kurdum ama kiralar çok pahalı ve çocuk daha küçük olduğu için eşim çalışamayacak
şimdi planları manchester üzerine kuruyorum kiralar yarı yarıya ek iş te yaparsam para bile biriktirebilirim kaldı ki manchesterda kirvem(56 yaşında) var çok yakın aile dostumuz restoranı var yazın konuşucam mutlaka elimden tutacaktır kararımı onun tepkisi belirleyecek
zengin olmak gibi bir derdim yok hayattan beklentimi optimum seviyeye çekeli çok oldu en zevk aldığım şey ztn ailem birde beşiktaş tutkum seneye 5 ingiliz takımı var şampiyonlar liginde illa biri denk gelir yine gideriz maça :)
buarada bırakacaklarım sorun anne baba arkadaşlar.. hadi arkadaşları geçtim de anne uçağa binemiyor daha yeni torunu oldu en büyük derdim o şuan onlara da bir kaç aylığına dil öğrenmek için gideceğiz evi bozmicam dedim ses etmediler
bi avantajım daha var eşimde bende memuruz çocuk olduğu için ücretsiz izin hakkımız var gidip 1 sene deneyip beceremezsek geri dönebiliriz evi cidden bozmicam ztn
1 seneyi atlatabilirsek ztn herkes alışmış olur iyi bir ingilizcemiz olur düzen kurulduysa da kalırız
bi tık cesaret lazım eşime de bana da bakalım ağustosa kadar karar almamız lazım görücez
24 yaşımda gitmiştim abd san diegoya, kız arkadasım master programına başlıcaktı bende dukkanı kapamıstım hadi dedik gittik,kafa başı 1200$ para ile...
ordaki arkadasım dil kursuna benım adıma basvuru yapıp evrakları kagıtları bana gönderdi,vizeye bu evraklar ile başvurdum,
10 senelik vize vermişlerdi,ki vize memuruna ingilizcem yok öğrenmeye gidiyorum (türkçe) dediğim halde :D
bu arada banka hesabınızda para görmeleri büyük avantaj,ben bı tanıdıktan 20k $ bulmustum 1 saatlik,bankaya gittim hesaba yatırdım deftere işlettim,sonra geri çekip deftere işletmeden vızeye gittim,adamında parasını gerı verdım, eğer böyle bi dümen yaparsanız vıze buyuk ölcude hallolur,şu anki sistemleri nedir bilemem ama...
2 sene yaşadım,pedicap ve limo işi yapmıştım haftanın 3 4 günü çalısarak gayette iyi geçindik evde 4 kişi ( 2 çift kalıyorduk ) Pasifik okyanusu manzarılıydı ev 1300$ kirası vardı,
şimdiki aklım olsa formalite evlilik yapar orda kalırdım,dönmezdim,bunu yapan arkadaslarım hala ordalar ve gayette mutlu mesut yaşıyorlar sana tavsıyem eğer kafaya koyduysan çok düşünme ben 1 ayda herseyı ayarlayıp kendımı ucakta bulmustum,ve kararı cafede otururken vermiştim bır anda,karar verdıysen acaba vs deme şartla kendini ve git,hesap kitap yaparsan vaz gecersın vaz gecırırler.
Banka hesabı konusunda yazıyorum;
1 sene önce 10 senelik vize aldım. Geriye dönük 6 aylık hesap dökümü istediler eşimden ve benden.
İkimizde amerikan firmasında çalıştığımız için (Hilton & 3m) çok kolay verdiler vizeyi. Sadece neden gitmek istiyorsunuz sorusu ile karşılaştık. Tatil amaçlı dedik 15-20 saniye bilgisayarda bir şeylere baktı vize görevlisi ve kabul edildi dedi.
GokhanRS
30-05-2017, 09:54
gitmenin adı kolay kendi zor
yani burada yazılıp çizildiği kadar kolay olmuyor o işler
Eğer deneme sonrası buraya geldiğinde seni bekleyen hazır bir iş vs varsa git şansını dene hem aklında kalmamış olur hemde denedim olmadı dersin
Ama öyle bizim yazmamız çizmemizle hareket edersen işin zor.En kötü dil eğitimi olarak 5-6 ay git yerleşmeyi düşündüğün ülkeye sonrasında yaşayarak kararını verirsin
Hayırlısı olsun
evli barklı adamlar için zor abi. ben zamanında sağlam paralar batırdım, en son vergi cezalarıyla birlikte -200bin tl ye kadar düştüm iş yerlerimi kapattım saçma sapan işlere bulaştım v.s sonra kendimi düzene sokup adam akıllı çalıştım 4 senede 200bin borcu kapattım, 200bine ev aldım her ay 1600+ evin taksitini ödemeye başladım onunda 3 senesi filan kaldı böyle giderse.
ingilizceyi 1 yılda öğrendim, şuan işimide severek yapıyorum kaldı ki ben aslında bilgisayarcıydım ama elektronikçi oldum, dmx aydınlatmaları programlamayı öğrendim gece gündüz kendimi kasarak ve bu sayede birşeylere sahip oldum, şimdide bizim firmanın sırbistana açtığı üretim montaj hattının üretim müdürü ünvanını aldım, ancak ünvan bahane bildiğin amele gibi çalışıyorum, hiç birşeye bu benim işim değil demiyorum. resmen fabrika kurdum burada, kompresörlerin montajından, hava hattından tut elektrik tesisatı tavan kanalları, masası aletleri duvarları kırıp yapmasına kadar yanımda 1 tane elemanla, halbuki şirkete diyebilirdim ki boya benim işim değil, elektrik benim işim değil v.s v.s bir çok şeyi yapmaya bilirdim. O zaman şuan ki durumuma gelemezdim diye düşünüyorum.
önemli olan iş seçmemek, her işi kendi iş yerinmiş gibi azimle yapmaktır. kimse sen kendi işin gibi yapman gerekenin 3-5 katını yaparken dışardan birini getirip hazıra kondurmaz sanmıyorum. ben olsam elimdeki çalışkanı yükseltirdim diye düşündüm ve öylede oldu. Oranın üretim müdürü sen ol dediler. Ben burada amele olacağım sanıyordum aslında gelirken.
Merhaba hepinize..
Bende tümden meşaleleri yakmış durumdayım.
30 yaşındayım devlette öğretmenim (herhangi bir sıkıntım yok :D ***** konularla ilgili yanlış anlaşılmasın) ama zaten çok küçük yaşlardan beri olan yurt dışında insani şartlarda yaşama arzum son 10 yıldı arttı son birkaç yılda zirve yaptı.Her baktığımda ne güzel ülkem var desem de içinde yaşananlar her gün haberleri izlediğimde yaşadığım tedirginlik iyice nefes almakta güçlük çekmeme sebep oluyor.
Şu anda hayalimde herhangi bir ülkeye (ABD-JAPONYA-KANADA) yerleşmek çok kolay değil anladığım kadarıyla resmi olarak.
Kafamda turist vizesiyle gidip bir şekilde dalmak var işe gittiği yere kadar gitsin,denemedim demek istemiyorum.İşimden dolayı vize çıkması kolay gibi görünüyor bankada bir miktar para göstererek.Taşınamaz bir kaç malım da var hali hazırda.Kafam çok karışık şu an maddi olarak ülkeye göre eh işte ama manevi olarak çok mutsuz durumdayım.Tavsiyesi olan arkadaşlarım varsa bende dinlemek isterim.
Elimden gelmeyen herhangi bir iş yok şükür.Ve çalışmaktan hiçbir zaman gocunmadım.İş olduktan sonra yağlanmak paslanmak umrum değil.Yapmak istediğim iş gidip bir garajda sevdiğim işi yani arabalarla ilgili işleri yapmak bilmiyorum çok mu hayalperestçe ama artık dayanacak güç kalmadı bu ülkede..
İyi kötü tavsiye verebilecek yardımcı olabilecek arkadaşlar yorum yaparsa benim gibi düşünenler de bilgi almış olur.
Teşekkür ederim şimdiden..
34btr1907
30-05-2017, 10:02
o zaman gıtmek ısteyenler şimdiden banka hesap cuzdanlarına para buldukça ordan burdan yuksek meblaları işletmeye başlasın diyelim :D sistem değişmiş benım 11 sene öncesıydı
serkanokan
30-05-2017, 10:02
Yaklaşık 1 yıldır İngiltere'deyim ve ben de makine mühendisiyim. Mesleki anlamda neler yaşadığını, hissettiğini belki de en iyi anlayanlardan biriyim.
Sana tek tavsiyem Türkiye'de yaşayıp, yurt dışına hiç çıkmamış veya sadece turistik amaçlı yurt dışına çıkmış kişilerin sözünü asla dinleme. Yurt dışında yaşayıp, yapamayıp geri dönen insanların neler yaşadığını çok iyi düşün, ölç, tart bunlar benim de başıma geldiğinde beni ne derece zorlar diye düşün, sonra o düşündüğünü 3 ile çarp. Çünkü yurt dışına çıkma hevesi ile bir çok şeye hallederim ya mantığı ile yaklaşıp, 3 ay sonra tüm gerçekler karşına çıkınca, "benim ülkemde de bunlar yaşanıyor veya benim ülkemde bunlar daha güzeldi" diyebiliyorsun.
İleride bir gün mesleğini yapmak istiyorsan gidebildiğin kadar kozmopolit ve çalışma iznini kolay alabileceğin bir ülkeye git. Yine makine mühendisi bir arkadaşım 1 yıl Avustralya'da yaşadı yapamadan geri döndü. İklime alışamadı, yarım saat güneşte kalınca ozon tabakasının delinmesinden dolayı sırtının yanmasına alışamadı, soktuğunda yarası 3 hafta geçmeyen sivrisineklere alışamadı, kefili olmadığı için kimse ev vermedi, benim ülkemde benim için ölüme gidecek adam vardı diye düşündü, yalnızlığa alışamadı . Gitmeden önce bu olumsuzluklar bir kulağından girdi diğerinden çıktı, belki de başına böyle şeyler geleceğini hiç bilmiyordu, ama gün sonunda bu tip küçük rahatsızlıklar, rahatının önüne geçti ve geri döndü. Ha bunu başaran, oraları seven yok mu illa ki var ama sen yine de bol bol düşün.
Belki çok bir tecrübeye sahip değilim ama, 1 yılın sonunda çıkardığım bazı sonuçlar var:
1 - Türkiye'de güzel bir sosyal hayatın ve sosyal çevren var ise yurt dışında pek mutlu olamıyorsun, çünkü o sosyal çevreni yurt dışında genellikle asla bulamıyorsun ve ülke(aslında ailen arkadaşların, yani sosyal çevren) özlemi bir zaman sonra başlıyor.
2 - Maddiyat ile ilgili her şey yurt dışında, maneviyatı içine alan bir çok şey Türkiye'de güzel. Burada maneviyattan kastım din asla değil, zira dünyada dinini en çirkin yaşayan ülke bile olabiliriz. İnsan arkadaşlarını çok özlüyor.
3 - Gittiğin yer mutlaka "şehir" olmalı. Bir şehir hayatı olmalı yani. Küçük mahalle, kasabalardan mutlaka uzak durulmalı. Yerli nüfusun yoğun olduğu yerden uzak durulabildiği kadar durulmalı.
4- Hangi ülke veya şehirde bir yakın arkadaşın varsa oraya gitmeye gayret et, belki de yurt dışı sürecinin kaderini değiştirecek bir şey.
Liste uzar gider, her şey sende bitiyor.
Şuan venedik deyim
Medeniyetin gözünü seveyim
:)
Ahhh imkan olsaaadaa dönmesem
Yaklaşık 1 yıldır İngiltere'deyim ve ben de makine mühendisiyim. Mesleki anlamda neler yaşadığını, hissettiğini belki de en iyi anlayanlardan biriyim.
Sana tek tavsiyem Türkiye'de yaşayıp, yurt dışına hiç çıkmamış veya sadece turistik amaçlı yurt dışına çıkmış kişilerin sözünü asla dinleme. Yurt dışında yaşayıp, yapamayıp geri dönen insanların neler yaşadığını çok iyi düşün, ölç, tart bunlar benim de başıma geldiğinde beni ne derece zorlar diye düşün, sonra o düşündüğünü 3 ile çarp. Çünkü yurt dışına çıkma hevesi ile bir çok şeye hallederim ya mantığı ile yaklaşıp, 3 ay sonra tüm gerçekler karşına çıkınca, "benim ülkemde de bunlar yaşanıyor veya benim ülkemde bunlar daha güzeldi" diyebiliyorsun.
İleride bir gün mesleğini yapmak istiyorsan gidebildiğin kadar kozmopolit ve çalışma iznini kolay alabileceğin bir ülkeye git. Yine makine mühendisi bir arkadaşım 1 yıl Avustralya'da yaşadı yapamadan geri döndü. İklime alışamadı, yarım saat güneşte kalınca ozon tabakasının delinmesinden dolayı sırtının yanmasına alışamadı, soktuğunda yarası 3 hafta geçmeyen sivrisineklere alışamadı, kefili olmadığı için kimse ev vermedi, benim ülkemde benim için ölüme gidecek adam vardı diye düşündü, yalnızlığa alışamadı . Gitmeden önce bu olumsuzluklar bir kulağından girdi diğerinden çıktı, belki de başına böyle şeyler geleceğini hiç bilmiyordu, ama gün sonunda bu tip küçük rahatsızlıklar, rahatının önüne geçti ve geri döndü. Ha bunu başaran, oraları seven yok mu illa ki var ama sen yine de bol bol düşün.
Belki çok bir tecrübeye sahip değilim ama, 1 yılın sonunda çıkardığım bazı sonuçlar var:
1 - Türkiye'de güzel bir sosyal hayatın ve sosyal çevren var ise yurt dışında pek mutlu olamıyorsun, çünkü o sosyal çevreni yurt dışında genellikle asla bulamıyorsun ve ülke(aslında ailen arkadaşların, yani sosyal çevren) özlemi bir zaman sonra başlıyor.
2 - Maddiyat ile ilgili her şey yurt dışında, maneviyatı içine alan bir çok şey Türkiye'de güzel. Burada maneviyattan kastım din asla değil, zira dünyada dinini en çirkin yaşayan ülke bile olabiliriz. İnsan arkadaşlarını çok özlüyor.
3 - Gittiğin yer mutlaka "şehir" olmalı. Bir şehir hayatı olmalı yani. Küçük mahalle, kasabalardan mutlaka uzak durulmalı. Yerli nüfusun yoğun olduğu yerden uzak durulabildiği kadar durulmalı.
4- Hangi ülke veya şehirde bir yakın arkadaşın varsa oraya gitmeye gayret et, belki de yurt dışı sürecinin kaderini değiştirecek bir şey.
Liste uzar gider, her şey sende bitiyor.
Değindiğin noktalar gerçekten en kilit noktalar haklısın.Avrupa'da bir kaç ülkede akrabalarım var AB bu bakımdan daha tutarlı bir karar olabilecek gibi aslında.Dayım İtalya'da yaşıyor ve İsviçre'de çalışıyor. Mekatronik öğretmeniyim ve mesleğimde de iyiyim AB de geçerli diplomaya da sahibim. CV hazırlayarak ilk olarak bir işveren daveti aramak aslında kulağa daha tutarlı geliyor gibi. Diğer yazdığım 3 ülke tamamen fantezi aslında.
M U R A T
30-05-2017, 10:13
Banka hesabı konusunda yazıyorum;
1 sene önce 10 senelik vize aldım. Geriye dönük 6 aylık hesap dökümü istediler eşimden ve benden.
İkimizde amerikan firmasında çalıştığımız için (Hilton & 3m) çok kolay verdiler vizeyi. Sadece neden gitmek istiyorsunuz sorusu ile karşılaştık. Tatil amaçlı dedik 15-20 saniye bilgisayarda bir şeylere baktı vize görevlisi ve kabul edildi dedi.
bende geçen yıl aldım vizeyi hiçbir evrak istemediler zaten sitelerinde fotoğraf harici zorunlu evrak yazmıyordu
ÖmerF.Bayar
30-05-2017, 10:15
Ben yakın zamanda döndüm, tam dönmedim ama birkaç hayırlı sebepten dolayı Turkiyede yasıyorum bir suredir,
son 10 yılda ilk defa bu kadar kalıyorum, gidicek olan düşünmesin derim, varsa imkan değerlendirsin,
ben sürekli seyehatte olmama ragmen bir süreden sonra kaçıp kurtulmak istiyorum özellikle istanbuldan,
onursumer
30-05-2017, 10:16
çok yakın arkadaşım makine muhendisi olarak avusturaldaya yüksek lisans yapıyor ,zaten ilk başta okulu bitirmeden dil oğrenmek için gidip 2 sene sonra türkiyeye gelip okulu bitirdikten sonra artık temelli gitme kararı verdikten sonra yükseğe başvurdu
ne iş yaparak para kazanıyor dersen , büyük kamyon ile sevkiyat yapıyor bunun yanında avursturalyada işçilik çok pahalı yeni bi arabanın ust kapak contası yandığında çop muamelesi yapılıyor, arkadaşımda aynı zamanda çok iyi usta
bunları internetten ilanlardan kovalayarak hem araba hem motorsiklet 100-300 dolara arası alıp kendi garajında sokup yedek parçaları sipariş vererek toplayıp 1000-2000 piyasası neyse satarak ciddi paralar kazanıyor hemde hobisini devam ettirmiş oluyor :)
nereye gidersen git illaki çok zorlanıcaksın ilk başta ama istedikten sonra yapılamayacak birşey yok , arkadaşım sıfır ingilizce ile başladı bu yola :)
Şuan venedik deyim
Medeniyetin gözünü seveyim
:)
Ahhh imkan olsaaadaa dönmesem
Sülalende meslekten atılmış, içeri alınmış birileri falan varsa sığınma talebinde bulunabilirsin :) Atamazlar :)
Bu arada greencard için öyle 6 aylık araştırma falan istenmedi...
Yineliyorum...
ABD için... Türkiye'de bulamadığımız ama burada olan elle tutulur şeyler az... Araba diyeceksiniz... Biz bu adamların devasa arabalara ödediği paraları ödüyoruz zaten... Mesele mantalite meselesi...
Bu turist gelme ile anlaşılabilecek bir şey değil...
Yaşamaya başlama kararı almak çok farklı bir şey...
Beraber çalıştığımız arkadaş 2 ay oldu geleli... Şuan çocukları mı göndersem, bende yazları gitsem mi modunda... Bu şekilde olursa tutunmak zor...
Ben gemileri değil, kıyıları bile yaktığım için sanki Beylikdüzü caddelerinde araba sürüyormuş gibi hissediyorum kendimi... İnşallah çözemeyeceğimiz bir sorun ile karşılaşmayız da geri dönmem...
GokhanRS
30-05-2017, 10:25
Sülalende meslekten atılmış, içeri alınmış birileri falan varsa sığınma talebinde bulunabilirsin :) Atamazlar :)
Bu arada greencard için öyle 6 aylık araştırma falan istenmedi...
Yineliyorum...
ABD için... Türkiye'de bulamadığımız ama burada olan elle tutulur şeyler az... Araba diyeceksiniz... Biz bu adamların devasa arabalara ödediği paraları ödüyoruz zaten... Mesele mantalite meselesi...
Bu turist gelme ile anlaşılabilecek bir şey değil...
Yaşamaya başlama kararı almak çok farklı bir şey...
Beraber çalıştığımız arkadaş 2 ay oldu geleli... Şuan çocukları mı göndersem, bende yazları gitsem mi modunda... Bu şekilde olursa tutunmak zor...
Ben gemileri değil, kıyıları bile yaktığım için sanki Beylikdüzü caddelerinde araba sürüyormuş gibi hissediyorum kendimi... İnşallah çözemeyeceğimiz bir sorun ile karşılaşmayız da geri dönmem...
abi evet bizim gibi evli barklılara zor iş yurtdışı benim hatun birkaç ayda bir kavga çıkarıyor saçma sebeplerden, sanırım türkiyeye yollayım diye yapıyor :D şimdi yollasam 1 sene geçmeden benide isticek geri antalyaya, bekarlığın gözünü seviyim, keşke bekarken gözü karartsaydım diyorum.
ben bekarlara korkusuz olun tavsiyesinde bulunuyorum. evliyken çok daha zor. genelde hanım çocuk işi sıkıntıya sokuyor.
PiscocuK
30-05-2017, 10:26
evli barklı adamlar için zor abi. ben zamanında sağlam paralar batırdım, en son vergi cezalarıyla birlikte -200bin tl ye kadar düştüm iş yerlerimi kapattım saçma sapan işlere bulaştım v.s sonra kendimi düzene sokup adam akıllı çalıştım 4 senede 200bin borcu kapattım, 200bine ev aldım her ay 1600+ evin taksitini ödemeye başladım onunda 3 senesi filan kaldı böyle giderse.
ingilizceyi 1 yılda öğrendim, şuan işimide severek yapıyorum kaldı ki ben aslında bilgisayarcıydım ama elektronikçi oldum, dmx aydınlatmaları programlamayı öğrendim gece gündüz kendimi kasarak ve bu sayede birşeylere sahip oldum, şimdide bizim firmanın sırbistana açtığı üretim montaj hattının üretim müdürü ünvanını aldım, ancak ünvan bahane bildiğin amele gibi çalışıyorum, hiç birşeye bu benim işim değil demiyorum. resmen fabrika kurdum burada, kompresörlerin montajından, hava hattından tut elektrik tesisatı tavan kanalları, masası aletleri duvarları kırıp yapmasına kadar yanımda 1 tane elemanla, halbuki şirkete diyebilirdim ki boya benim işim değil, elektrik benim işim değil v.s v.s bir çok şeyi yapmaya bilirdim. O zaman şuan ki durumuma gelemezdim diye düşünüyorum.
önemli olan iş seçmemek, her işi kendi iş yerinmiş gibi azimle yapmaktır. kimse sen kendi işin gibi yapman gerekenin 3-5 katını yaparken dışardan birini getirip hazıra kondurmaz sanmıyorum. ben olsam elimdeki çalışkanı yükseltirdim diye düşündüm ve öylede oldu. Oranın üretim müdürü sen ol dediler. Ben burada amele olacağım sanıyordum aslında gelirken.
maşallah
2003 senesinde 6-7 ay kadar Londrada kaldım bağıra çağıra dönmüştüm geri.Dediğin gibi komilik garsonluk hepsini yaptım Türk mekanlarında sonra baktım bana bir yararı yok herkesle Türkçe konuşmaya başladım çektim geldim geri.Tabi bu dönemde ne çektiğimi bir ben bilirim sanırım o sebeple dedim kolay değil diye
Bizim avantajımız "aman baba belgeleri hallet, hep burada kalalım" diyen 7 yaşında ki oğlum, geri dönmeyi aklından bile geçirmeyen bir eş ve saldım çayıra mevlam kayıra oynatabileceğimiz zıpır ufak oğlumun olması :)
Ben zaten ABD yaşantısını daha çok seven birisiyim...
Benim önerim kariyer değil de daha çok kafam rahat olsun diyenlere olacak ; Kesinlikle Cote D Azur bölgesini öneriyorum . Sunduğu imkanlara ve yaşam koşullarına göre ( asgari ücret veya vasıfsız işçi hariç ) gayet rahat ve çoğu şeye ulaşılabilir yaşamak mümkün . Ailenin 2 ferdi çalışarak geçim rahatlıkla sağlanabilir .
Benim evim Roquebrune Cap Martin'de mesela oturduğum yerde 10M civarına da ev alabiliyorsunuz 1500 Euro'ya da kirada oturarak aynı şartlar ve sosyal imkanlardan faydalanabiliyorsunuz . ( A Sınıfı Plaj , Belediyenin Turizm aktiviteleri vs alışık olmadığımız ama gerçekten olması gereken şeyler ) DN ; Mülkiyet alma durumunuz olursa eğer genel olarak politik ve benzeri işlerde kolaylık sağlanıyor .
Havası genel olarak kış için 15 , yaz içinse 30 derece civarında seyrediyor . TR'de ki gibi kirlilik , rahatsız edici sert duman is vs gerçekten yok . Çevre , sokak , deniz temizliğine de belediye harici insanlar tarafından da gayet dikkat edilerek sağlanıyor .
Iş kısmında ise bölgenin sahil şeridinin genel geçim ve çalışma kaynağı zaten Turizm ; dışarıdan çalışmaya gelen bir çok insan var ama kargaşa veya uyumsuzluk söz konusu değil en azından benim gözüme çarpmadı . Prosedürler hakkında Fransa için zaten bir çok kaynakta detaylı bilgi mevcut inceleyebilirsiniz .
2- ; Sahil şeridinden biraz içeri kayarsak eğer git-gel yaparım diyenler için (30-45km) asgari ücret vasfı da dahil olmak üzere imalathaneler ve özellikle log alanında bir çok firmada iş bulmak mümkün genellikle bu işleri zaten Fransızlar yerine dışarıdan gelenler tercih ediyor . Yanlış anlaşılma olmasın kötü ya da alt sınıf meslekler değil bunlar ama bölge halkı turizm alanlarına daha çok kaymış vaziyette , x+25 euroya firmada şöförlük yapmak yerine x euroya cankurtaranlık yapıyor .
Özet bilgiler verdim fikir sahibi olmanız açısından çok daha ayrıntılı yazılar ve konuyla alakalı danışmanlık hizmeti sunan firmalarda mevcut gerçi ama yine de düşünen veya harici konularda bilgi almak isteyen olursa da yardımcı olurum . Ben yerleşik yaşamıyorum zaten yılda 3-4 ay civarı gidiyorum görüp bildiğim kadarıyla yardımcı olurum .
eğer ki bir 10 bin euro kadar birikmiş varsa ben Almanya'da yüksek lisans yapılması taraftarıyım, ancak özel üniversitede değil, devlet üniversitesinde. Devlet üniversitesi dönemlik 600-700 euro gibi bir para, genel olarak yüksek lisans programları da 1 yıllık, yani 2 dönem. 10 bin euro neden lazım sorusuna gelince. Almanya'da ev kirası ve temel ihityaçlar için aylık 1000 euro yeterli bir miktar. Bu rakam tabi ki gezmeyi tozmayı içermiyor. Programa başvurup kabul aldıktan sonra eğer ki iş bulunamazsa yaşayabilmek için gerekli rakam bu. Geçerli bir mesleğe sahipsiniz, bir de üstüne orada yüksek lisans yaptktan sonra iş bulamamanız gerçekten zor olacaktır. Şahsen bu, benim 10 bin euroyu kenara koyduğum anda yapacağım yegane şey.
Herkes gitmekten bahsetmiş ama yol gösteren pek olmamış.
Düşük sermaye ile yatırımcı vizesi veren ülkeler var mı? Şirket kurup gitmek istiyorum ben.
Yüksek lisans, doktora tavsiyesi istemiyorum. 2 lisans, odtü'de master yaptım. 6 ay önce doktora yı bıraktım. O defteri kapattım tamamen.
Önceliğim düşük sermaye gerektiren yatırımcı vizesi. İyi bir İş Planım var. Tek sorunum sermayem çok az.
GokhanRS
30-05-2017, 12:21
Herkes gitmekten bahsetmiş ama yol gösteren pek olmamış.
Düşük sermaye ile yatırımcı vizesi veren ülkeler var mı? Şirket kurup gitmek istiyorum ben.
Yüksek lisans, doktora tavsiyesi istemiyorum. 2 lisans, odtü'de master yaptım. 6 ay önce doktora yı bıraktım. O defteri kapattım tamamen.
Önceliğim düşük sermaye gerektiren yatırımcı vizesi. İyi bir İş Planım var. Tek sorunum sermayem çok az.
sana yol göstermeye bile ihtiyaç yok ki, belgelerin ile vize başvurunu yap, bence eğitim amaçlı diyerek bir dil kursu ayağına uzun vize alırsın sen ilk denemen de. Gittikten sonra bakarsın ne iş kurabileceğine. İş kurma vizesi daha zor gitmeden. Eğitim durumun her türlü verir sana o vizeyi. Senin yardımlık hiç durumun yok. Sadece konsolosluğa git ve başvur senin vize garanti desek yeridir.
ahmet3425
30-05-2017, 13:07
bırakıp gitmek herzaman en kolay cozumdur (her konuda) önemli olan kalıp sorunlarla savasabilmek icinde bulundugumuz düzenin daha duzgün olabilmesi icin mucadele edebilmektir.
iş yada egitim sebebi ile yurt dısında gidenlere ve orada kalmıs olanlara birsey diyemeyiz ama sırf turkiyedeki duzenden sıkılmıs canı burnuna geldi diye kacıp kurtulayım demek bence dogru değil.
sana yol göstermeye bile ihtiyaç yok ki, belgelerin ile vize başvurunu yap, bence eğitim amaçlı diyerek bir dil kursu ayağına uzun vize alırsın sen ilk denemen de. Gittikten sonra bakarsın ne iş kurabileceğine. İş kurma vizesi daha zor gitmeden. Eğitim durumun her türlü verir sana o vizeyi. Senin yardımlık hiç durumun yok. Sadece konsolosluğa git ve başvur senin vize garanti desek yeridir.
Dil eğitimi için abd vizesi denedim yakın zamanda. Hemde 2 kez :)
Vize görevlisi master yaptığın okul oradaki tüm dil okullarından daha iyi ingilizce eğitimi veriyor dedi.
Benimde amacım gidip doktora başvurusu yapmaktı :)
bende geçen yıl aldım vizeyi hiçbir evrak istemediler zaten sitelerinde fotoğraf harici zorunlu evrak yazmıyordu
Yazdığımı editleyemedim buradan düzeltme yapayım. Eşimle konuştum 6 aylık banka geçmişini Schengen için vermişiz. Amerika için sadece site üzerinde doldurması uzun bir vakit alan formu doldurmuşuz sadece.
Çektirdiğimiz fotoğrafları beğenmediler konsolosluk karşısındaki büfede tekrar çektirmiştik :)
Vize alırken en önemli şey sigortalı düzgün bir iş. Yada Lisans öğrencisiyseniz dil okulu work and travel falan her türlü alınıyor.
Belli bir yaştan sonra ve lisans bittikten sonra ülkelerin gözünde potansiyel göçmen oluyorsunuz.
Ben de makina muhendisiyim, 2 yillik is tecrubem var yuksek lisans icin almanyaya gitmeyi planliyorum ekim ayinda. Yani vize cikarsa gidecegim. Para falan biriktirmeye ugrasiyorum iste, yillik 8000 euro teminat gibi bir para istiyorlar ilk sene dil kursu olacak toplam 2300 euro. Yurt mu ev mi onu artik gidince bakacagim. En kotu ihtimalle almanca ogrenip geri donecegim.
Grimlord
30-05-2017, 14:04
Ben de makina muhendisiyim, 2 yillik is tecrubem var yuksek lisans icin almanyaya gitmeyi planliyorum ekim ayinda. Yani vize cikarsa gidecegim. Para falan biriktirmeye ugrasiyorum iste, yillik 8000 euro teminat gibi bir para istiyorlar ilk sene dil kursu olacak toplam 2300 euro. Yurt mu ev mi onu artik gidince bakacagim. En kotu ihtimalle almanca ogrenip geri donecegim.
Yurt yerine ev tavsiye ederim, zaten evlerin çoğu oda şeklinde kiralanıyor. Yurtla neredeyse aynı paraya denk geliyor. Almanca kursu olarak kesinlikle Goethe Institut'u araştırın derim, gerçekten Almanca konusunda çok kaliteli eğitim veriyorlar.
GokhanRS
30-05-2017, 14:07
Vize alırken en önemli şey sigortalı düzgün bir iş. Yada Lisans öğrencisiyseniz dil okulu work and travel falan her türlü alınıyor.
Belli bir yaştan sonra ve lisans bittikten sonra ülkelerin gözünde potansiyel göçmen oluyorsunuz.
haklı olabilirsin, ben schengeni uzun alabileyim diye çalıştığım şirket bu personel bizim kilit personelimizdir, avrupada bir çok ticari bağlantı yapabilmek için kendisine uzun vize verilmesine ihtiyacımız vardır benzeri yazı yazıp yönetim kurulu üyelerine imzalatmıştı, ilk seferde yıllık şengeni o sayede aldığımı sanıyorum. eke de şirketin milyonluk cirolarını gösteren evrağı eklemişlerdi.
Yurt yerine ev tavsiye ederim, zaten evlerin çoğu oda şeklinde kiralanıyor. Yurtla neredeyse aynı paraya denk geliyor. Almanca kursu olarak kesinlikle Goethe Institut'u araştırın derim, gerçekten Almanca konusunda çok kaliteli eğitim veriyorlar.
Ben universitenin dil kursunu tercih edicem sanirim, almanca bilmeden sartli kabul veren az universite var. Ev isini de giden arkadaslarim var elbet yol gosterirler heralde o kismi henuz hic dusunmedim Allah dusunmeyi nasip etsin, insallah gidecegim.
imprezaWRC
30-05-2017, 14:15
bırakıp gitmek herzaman en kolay cozumdur (her konuda) önemli olan kalıp sorunlarla savasabilmek icinde bulundugumuz düzenin daha duzgün olabilmesi icin mucadele edebilmektir.
iş yada egitim sebebi ile yurt dısında gidenlere ve orada kalmıs olanlara birsey diyemeyiz ama sırf turkiyedeki duzenden sıkılmıs canı burnuna geldi diye kacıp kurtulayım demek bence dogru değil.
Tabi böyle yazması da kolay.
Öğretmen sana kafayı takmış, her seferinde tahtaya seni kaldırıyor. Her sınavda, sözlüde, ödevde ne yapsan hep eksilerdesin. Problem bende diyorsun, bir bilenden ders alıyorsun sonuç yine aynı. Eksiklerim var demek diyorsun çalışıyorsun çabalıyorsun sonuçların %100 doğru olduğuna adın gibi eminsin ve öğretmen sınıfta soru çözümlerini yayınlıyor herşey birebir aynı ama bakıyorsun yine geçer not alamamışsın. Sonra bakıyorsun, öğretmenin kankasının çocukları sınavda boş kağıt bile verseler senden yüksek not alıyorlar.
Kankaların çocuklarının oranı sınıfta %50, seninle aynı kafada olduğunu düşündüklerinin yarısı da rapor alıp duruyor ve derslere girmiyor. Arkandayız diyenlerde bakıyorsun ne arkanda ne yanındalar. Ne yapacaksın, öğretmeni değiştiremiyorsun, sınıfı değiştiremiyorsun, belki okulu değiştirebilirsin. Geçersiz notlarla sınıfta kalmayı mı istersin yoksa ben geleceğimden olmayayım diyerek okulumu değiştirirsin.
Yıllarca, küçüklüğümden beri usa yasam tarzini sevmiş ve benimsemis hatta çevremde bile sana bura yaramaz abd ye gitmen lazim diyen insanlar olmasına rağmen, gittiğimde işlerin pek de öyle yürümediğini gördüm. Ben lisans öğrencisiyken wat ile gitmiştim gerçi. Ama gitmeyip de gitmeyi planlayanlar için söylüyorum en büyük ve en önemli etken dil dil dil... Dil bilmiyorum veya az buçuk konuşuyorum diyene orda mülteci gibi bakarlar hoşgörü insana saygi vs diyoruz ama bu bir gercek. Abdnin dört tarafini dolasmis biri olarak net gordugum sey bu. Kimse sizi anlamaya veya bise anlatmaya pek çalışmaz. İster kültürlerini anla ister anlama. Dil biliyorsan ise tam aksine her türlü bir baltaya sap olursun keza orda her tur insan icin bi yasam standardi var. O yüzden herşeyi goze alan ve ikinci üçüncü dunya vatandaşi gibi gorulmeyi önemsemeyen, ben gidince öğrenirim diyen varsa sıkıntı yok. Ama aksi olursa cok takarsınız. Çünkü nolursa olsun dil bilmeyene karşı ne sosyal ortamin ne is ortamının pek tavizi yok. Never mind der geçerler. Ben kendim dil biliyorum derdim filmleri falan altyazisiz izlerdim az cok ona ragmen yüzyüze de aksanları yuzunden cok sıkıntı cektim tribe girdim. Gelince burda daha cok kastim dil öğreneceğim diye hirs oldu... Yani nereye giderseniz ne is yapacak olursaniz olun dil bilen 5 0 önde ve rahat baslar.
haklı olabilirsin, ben schengeni uzun alabileyim diye çalıştığım şirket bu personel bizim kilit personelimizdir, avrupada bir çok ticari bağlantı yapabilmek için kendisine uzun vize verilmesine ihtiyacımız vardır benzeri yazı yazıp yönetim kurulu üyelerine imzalatmıştı, ilk seferde yıllık şengeni o sayede aldığımı sanıyorum. eke de şirketin milyonluk cirolarını gösteren evrağı eklemişlerdi.
Abi ben lisans okurken abd ve schengen turist vizesi rahatlıkla aldım. Gittim gezdim hiç sorun yaşamadım, problem çıkarmadım. Adamlar vizeyi verirken okul olduğundan vize veriyordu. Biliyordu çünkü geri dönüp okula devam edeceğimi.
Şimdi potansiyel göçmenim vize memuru gözüyle. Çünkü gidersem üniversitelere başvuracağım ve kazığı çakacağım :)
ahmet3425
30-05-2017, 14:18
Tabi böyle yazması da kolay.
Öğretmen sana kafayı takmış, her seferinde tahtaya seni kaldırıyor. Her sınavda, sözlüde, ödevde ne yapsan hep eksilerdesin. Problem bende diyorsun, bir bilenden ders alıyorsun sonuç yine aynı. Eksiklerim var demek diyorsun çalışıyorsun çabalıyorsun sonuçların %100 doğru olduğuna adın gibi eminsin ve öğretmen sınıfta soru çözümlerini yayınlıyor herşey birebir aynı ama bakıyorsun yine geçer not alamamışsın. Sonra bakıyorsun, öğretmenin kankasının çocukları sınavda boş kağıt bile verseler senden yüksek not alıyorlar.
Kankaların çocuklarının oranı sınıfta %50, seninle aynı kafada olduğunu düşündüklerinin yarısı da rapor alıp duruyor ve derslere girmiyor. Arkandayız diyenlerde bakıyorsun ne arkanda ne yanındalar. Ne yapacaksın, öğretmeni değiştiremiyorsun, sınıfı değiştiremiyorsun, belki okulu değiştirebilirsin. Geçersiz notlarla sınıfta kalmayı mı istersin yoksa ben geleceğimden olmayayım diyerek okulumu değiştirirsin.
uzun uzadıya yazıp tartısma yaratmak istemiyorum ancak benim tezim yine de sizinkinden daha gecerli. (bence)
GokhanRS
30-05-2017, 15:22
Yıllarca, küçüklüğümden beri usa yasam tarzini sevmiş ve benimsemis hatta çevremde bile sana bura yaramaz abd ye gitmen lazim diyen insanlar olmasına rağmen, gittiğimde işlerin pek de öyle yürümediğini gördüm. Ben lisans öğrencisiyken wat ile gitmiştim gerçi. Ama gitmeyip de gitmeyi planlayanlar için söylüyorum en büyük ve en önemli etken dil dil dil... Dil bilmiyorum veya az buçuk konuşuyorum diyene orda mülteci gibi bakarlar hoşgörü insana saygi vs diyoruz ama bu bir gercek. Abdnin dört tarafini dolasmis biri olarak net gordugum sey bu. Kimse sizi anlamaya veya bise anlatmaya pek çalışmaz. İster kültürlerini anla ister anlama. Dil biliyorsan ise tam aksine her türlü bir baltaya sap olursun keza orda her tur insan icin bi yasam standardi var. O yüzden herşeyi goze alan ve ikinci üçüncü dunya vatandaşi gibi gorulmeyi önemsemeyen, ben gidince öğrenirim diyen varsa sıkıntı yok. Ama aksi olursa cok takarsınız. Çünkü nolursa olsun dil bilmeyene karşı ne sosyal ortamin ne is ortamının pek tavizi yok. Never mind der geçerler. Ben kendim dil biliyorum derdim filmleri falan altyazisiz izlerdim az cok ona ragmen yüzyüze de aksanları yuzunden cok sıkıntı cektim tribe girdim. Gelince burda daha cok kastim dil öğreneceğim diye hirs oldu... Yani nereye giderseniz ne is yapacak olursaniz olun dil bilen 5 0 önde ve rahat baslar.
amerika sıkıntılı ülke, dil bilmedin mi her yerde sıkıntı. bak sırbistanda ingilizce bilmeyen çok az olmasına rağmen sırpça bilmezsen iş bulamıyorsun zaten fakir ülke birde senle mi uğraşıcaz derler adama. öyle kafana göre atla git demem zaten insanlara.
ben gitmeyi kafaya takmış insanların dil bildiklerini düşünerek hiç düşünme en azından denemiş olursun derim. çünkü 5 yıl içinde gidicem diye kafaya takan adam bir zahmet dil öğrensin.
yıl olmuş 2017, cep telefonundan app ler ile bile dil öğrenilebilir duruma geldik, örneğin duolingo uygulamasında 20bin puan yapacak kadar çalışan bir adam bbc international bile izler rahatlıkla artık. ki bu puan 1 yılda rahat rahat yapılıyor günde 1 saat ayırarak. tv ye bile 6-7 saat ayıran millet dil öğrenmeye 1 saat ayıramıyorsa günlük bence boşa yaşıyordur.
Mucadele edelim diyenler sadece parasal düşünüyor bence, düzenden memnun olmayip sesini cikaranlar isinden oldu, gunlerce göz altında kaldi..
Gitme acik ve net. Ne burdan gorundugu kadar kolay,ne de gittiginde zor degilmis ne varyeaa diyebilcegin kadar basit.
Donmemek icin gideceksen git ya da oyle soylim. Gurbetci mantigiyla yilda bi 10gun 20gun gelirim diyosan git. Gurbet=hasret=ozlem=zorgunler.
Kalsaglicakla.
Kardeşim ben de yaklaşık 3 senedir Kıbrıstayım. Buranın Avrupa'dan tek farkı Türkçe konuşulması.
Mr.K güzel söylemiş. Gurbet-Sıla-Hasret. Ben çok aramam böyle şeyleri ama insan Annesini-Babasını-Kardeşini yeri geldiği zaman yanında olsun diye deli gibi arıyor. En basitinden örnek verecek olursak Tr'ye benim gitmem uçak bilet ücreti açısından pahalı. Tek kişi gidiş-gelişim en kötü 500TL. Ki sen okyanus aşırı gitmek istiyorsun ki masrafını sen düşün.
Ben de buraya 6 yıllık banka çalışmışlığımı bırakarak geldim. Elimde hiç birşey yoktu. Zamanla bişeyler elimize geçmeye başladı. Ben tası tarağı toplayıp,gözümü kapattım geldim. Bzn böyle körü körüne kararlar almak faydalıdır.
Elinde şansın varsa dene. En kötü denedim-gittim olmadı, döndüm dersin.
uzun uzadıya yazıp tartısma yaratmak istemiyorum ancak benim tezim yine de sizinkinden daha gecerli. (bence)
Ahmet beni az çok tanıyorsun... Bana yazmadığını biliyorum ama başkalarının gözüyle bir kaç kelam edeyim istedim. Haklısın kesinlikle, ama doğru bir olmadığı için, başkalarınında haklı olduğu noktalar var diyelim...
%40ı çeşitli yaftalarla işten atılmış %15i is hapiste olan bir akademik camia var... Bu sadece bir örnek... Şahit olduğum çok acı durumlar var... Geçiniz darbe marbe meselelerini... Sen bulunduğun şirkette dik durabilir, konuşabilirsin. Mesela bende mangalda kül bırakmıyordum son çalıştığım yerde, çünkü herkes aynı fikirdeydi... Ama akademide, Hükümetle bağlantılı bir şirkette veya koyu yandaş bir şirkette "böyle darbe olmaz" diyenlerin en iyi ihtimalle işten atıldığını, bazılarının hapiste, işkence altında, çocuklarının ise onun bunun yanında bakıma muhtaç kaldığını hatırlatmak isterim... Yurt dışına gidenlerin çoğuda zaten bu gibi yada ekonomik olarak çok rahat insanlar...
Olay sadece ekonomik değil... Aynı zamanda çoluk çocuk kaygısı bazıları için. Allah kimseye yaşatmasın. Vatan sadece doğduğun değil, bazen doyduğun ve kendini güvende hissettiğin yerdir. Küçükten büyüğe giderek düşünmek lazım... Gelirimiz yada eğitim seviyemiz arttıkça mahalle değiştirmiyor muyuz? Ülke neden değiştirilmesin? Hani gelip elektrik bağlantılarını yaptığın bir ev vardı ya Gaziosmanpaşa Karadeniz Mahallesinde... En büyük duam "ben burada çocuk yetiştirmem, çünkü çocukluğum mahvoldu" idi... Bebek haberini aldığım gibi taşındım Beylikdüzü'ne... Şuan ise yine çocuklarım için "eğitimin içinden gelen birisi olarak" daha iyi bir ülke de yaşama imkanı var iken neden değerlendirmeyeyim dedim ve buraya geldim...
Gurbet sadece vatanı terk etmek değildir... Bazen vatan için gurbette dolmak, birikmek ve güçlenmektir... Cumhuriyet'i kuran kadroların içerisinde bu yüzden Yurt dışı eğitimi almış onlarca insan vardı...
Biz yurt dışına açılamamış bir toplumuz... Dil problemimiz ise had safhada... Sanmayın ki bu Cumhuriyet döneminin eğitimi ile alakalı... Osmanlı döneminde de dış ilişkiler bu dil problemi nedeniyle Türklerin hakimiyetinde olmadı kurumsal anlamda...
Velhasıl doğru dürüst bir markamız, bir patentimiz, bir bilinirliğimiz yok... Keşke daha çok kişi gitseydi de daha çok tanınsaydık... Buranın yoğurt devi bile Türk yoğurdu diye satamayıp Yunan yoğurdu olarak kurdu markasını... Oturup ağlayası geliyor insanın!
Bugün Ermeniler ve yahudiler dünya da çok güçlü bir lobi ağına ve ağırlığına sahip... Yaşadıkları topraklarda (Haklı veya Haksız) sorun yaşayıp dünyanın dört bir yanına ciddi bir motivasyon ile dağıldılar... Geldikleri nokta ortada... Pas pas ediyorlar bizim söylem milliyetçilerini!!! "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" deyişi vücut buluyor adeta!
Türkiye şuan baskıcı rejimi ile kendi "yahudilerini" oluşturuyor her kesimden... Şuana kadar bu kesimler bir araya gelemedi ve rejim hep kazandı... Çünkü hep "sizde bunu yapmıştınız, alın size rovanş" mantığıyla gittik... Yarın bir araya gelirlerse o zaman işler değişir... Bunun içinde "cennet vatanımız, herkesten iyiyiz, biz süperiz ama batı engelliyor" fikrinden ziyade gelişmiş ülkelerde insanlar ne şartlarda yaşıyor bunu görmek ve değerlendirmek lazım... Yurt dışı bu yüzden önemli...
Evet 2000 sonrası Türkiye'de refah yükseldi, arabalar, internet, lüks evler falan... Bir çok kişi yurt dışını bilmediği için biz yükseldik sanıyor... Var mı 2000 yılında bizden çok ileride olup bizim geçtiğimiz bir ülke? Kaldı ki her şey elle tutulabilir lüks değil... Burada insanlar 70 yıldır aynı kapı pencere elektrik düğmelerini kullanıyor... Bu onları geri yapmıyor...
Neyse ben çok uzattım...
Bir ara ara sor abi nasılsın bir ihtiyacın var mı aç mısın açıkta mısın diye :D Burada yazarak olmaz :D
Ha bide şöyle bişey var, git gitme demekten ziyade nelerle karşılaşabileceğini söylüyorum genel olarak (abd için), eğer biraz duygusal ve insan ilişkilerine önem veren biriyseniz (ki burada yaşayamayıp orayı tercih ediyorsanız genelde öyle olduğunuzu düşünüyorum) burdaki dostlukları bulmanız çok zor olacaktır. Yıllarını orda geçirenler bile hiç burdaki gibi içten gülüp sohbet edemediklerini söylerler. Mesela ne bileyim burdaki gibi gecenin bi yarısı alayım kankamı aşk acımı paylaşayım iki çift laf edeyim derstleşeyim vs diyemezsiniz. Kültürlerinde yok çünkü. Sen anlatırsan bile bakar yüzüne ne anlatıyor diye pek oralı olmayabilirler. Ama bunların aksine vurdum duymaz arkadaşlarımın çoğu daha iyi uyum sağlıyordu orada... Ben en çok bunu aramıştım mesela... Ve gariptir ki en iyi anlaştığım kişi de bi rus bayan arkadaştı abdlilere ve diğer ruslara nazaran bizim gibiydi. Ama bu olasılık bizim dostluklarımızdaki kadar yüksek değil... Yani ne istediğinizi bilmek lazım. Çok mutlu olabilirsiniz çok iyi vakit geçirip yaşam sürdürebilirsiniz, eğer uyum sağlayıp yadırgamazsanız... Velhasıl uyum sağlarsanız eğer, her bakımdan şartları buna müsait çünkü. Yani oraya gittikten sonra artık bir Türk gibi değil de onlar gibi yaşamaya uyum sağlarsanız daha mutlu olursunuz diye düşünüyorum. Naçizane fikrim...
TaxiDriver
30-05-2017, 20:11
Ben kıbrıs'a taşındım. mutluyum. Medeni türklerle ada hayatı yaşanabilecek yarı avrupa kenti diyelim.
Gurbete gidince İslamofobi ve Türkofobi her yerde sıkıntı.
Yemekler sıkıntı. Nereye kadar FastFood.
Ama Kıbrıs da gidip mercimek corbası da icersin, iskender de yersin.
Selamun aleykum deyip mekana da girersin.
Trafikde korna yok, Yayaya saygı var,
Aynı düşünceler bende de var.. Zor mu? Zordur elbet.. Lakin burada da buzlu badem sağımda, kokteyl solumda değil.. Orada yabancı olacaksın kavramına gelirsek, ben zaten şu an bu memlekette yabancı gibiyim belirli bir güruha karşı.. Her sene 2-3 farklı ülke geziyorum, gittiğim yerlerde gördüğüm kişilerle anlaşmam daha kolay buradaki güruh ile anlaşmaktan..
Her şeyden önce oradakiler insan.. Evet bildiğin insan.. Laftan anlıyorlar, sözden anlıyorlar, mantıktan anlıyorlar.. Kafaları çalışıyor.. Dolayısıyla bir şekilde uzlaşabiliyorsunuz.. Buranın yozlaşmışlığı, her geçen gün biraz daha pisliğe gömülmesi içerisinde ayakta kalmaya çalışmak, eve sağ salim dönebilmek, ite köpeğe bulaşmadan günü tamamlamak yurt dışında yaşamaktan daha kolay değildir herhalde..
Ben kıbrıs'a taşındım. mutluyum. Medeni türklerle ada hayatı yaşanabilecek yarı avrupa kenti diyelim.
Gurbete gidince İslamofobi ve Türkofobi her yerde sıkıntı.
Yemekler sıkıntı. Nereye kadar FastFood.
Ama Kıbrıs da gidip mercimek corbası da icersin, iskender de yersin.
Selamun aleykum deyip mekana da girersin.
Trafikde korna yok, Yayaya saygı var,
Aynen kıbrıs aslında çok büyük bir nimet hem de yanı başımızda. Ama orda da kimse çalışmıyor sanki yav :D hafta içi çoğu dükkan kapalı falan :D biraz kafalarına göre çalışıyorlar ya da... Ama her anlamda burdan daha nezih ve rahat. Biraz kentleşme eksik belediye pek çalışmamış sanırım :D ama yaşanılabilir kesinlikle hem de vize dil vs gerektirmeden... Ama orda da iş biraz sıkıntı. Pek iş kolu imkanı yok gibi gözledim gittiğimde. Yine de burdan iyidir diye umuyorum.
Hakan Girginer
31-05-2017, 01:44
"Gitme, oralarda yabancı olursun, gurbetçi olursun" diyenler, sizlere laflar hazırladım.
Ben 23 yaşında gittim.
12 Eylül kabusundan 5 yıl sonra.
O uçak Yeşilköy'den kalkarken "bir daha buralara dönenin..." diye sayıp dökerek gittim hem de.
Ben çok şanslıydım, Amerika bana "gel" dedi.
Vizeye başvurmadım, kuyrukta beklemedim, uçak biletimi %75 gibi komik bir indirimle aldım (Çok kafa bir Air France yöneticisi verdi indirimi), gittiğimde şahane bir karma yurt, kitaplarım, sosyal programlar, her şey hazırdı.
Cebimde $1200 vardı.
Sigara $1.10, benzinin galonu 98c idi.
İç cebimde ise 1 Milyar Dolar vardı ama.
Yani, çok iyi derecede bir İngilizce...
(İlkokul3. sınıfta İngilizce dersi vardı, ardından Darüşşafaka'yı bitirdim, sonra Boğaziçi. 12 yaşımdan başlayarak, Türkiye'den ayrıldığım haftaya kadar her boş vaktimde İngilizce kullanabileceğim işlerde köpek gibi çalıştım. Kapalıçarşı, Tur operatörlüğü, rehberlik, tercümanlık, ne varsa yaptım. Ana dilim gibi öğrendim.)
İlk haftadan balıklama daldım. Sosyal sigortalar kurumuna gidip oradaki amiri ikna ettim, çalışma izni alabileceğim ve kısıtlaması olmayan bir sosyal sigorta numarası aldım. Çatır çatır aldım onu.
Sonra hemen ehliyet aldım (10-15 dakika sürüyor). Ama o ehliyetin üzerinde kısıtlaması olmayan bi sosyal sigorta numarası vardı, o çok önemli.
Arkadaşlık diyorsunuz, sosyal ortam diyorsunuz...
Ben bir ara ev değiştirdim, taşınırken 24 arkadaşım gelip yardım etti.
Yeni evi boyarken en az 10 kişi, güle oynaya iş yaptık.
Cumartesi akşamları yemek yapardım, 8, bazen 12 kişi olurduk, sabaha kadar sohbet olurdu.
Bazen Pazar sabahı kahvaltısında 15 kişi olduğumuz olurdu, akşam 10-11'e kadar sohbet, muhabbet ederdik.
İyi insan dünyanın her yerinde var... İş onları bulabilmekte.
İklim, yemek, bilmemne.. bunlar aşılan şeyler.
Ben Alaska'da yaşadım. İklim demeyin bana.
Baktım deli gibi kar yağıyor, okuldan bir-iki kişi ile konuştum, gidip kayak yapmayı öğrendim.
Şikayet etmedim, kendi faydama kullandım.
Yıllar sonra Copper Mt.'da NASTAR kayak yarışlarında (Giant Slalom) 3 Bronz, 3 Gümüş madalya aldım.
Karımın çok güzel bir lafı var (aslında bir sürü güzel lafı var da..)
"Adaptasyon zeka göstergesidir" der. Haklı.
Niteliğini kaybetmeden içine girdiğin kaba sığacaksın. O kadar.
Ben 30 yıl ABD'de yaşayıp üç kelime dil öğrenmemiş, etrafa nefretle bakıp millete gavur diye küfredenleri de gördüm.
Para biriktirelim diye 60 mumluk bir ampulün altında yaşayıp, dilini anlamadıkları bir televizyona "bakıyorlardı" sadece.
Arada fark var mı, var.
Mesela, bir arkadaşım çaya davet etti beni. Gittim, gayet talı insanlar var. Sohbet güzel.
Laf ilerledi, konu konuyu açtı, sonunda adama ne iş yaptığın sordum.
"Senatörüm" dedi.
Burada mümkün mü?
Fırsat bulursam hafta içi kayağa giderdim, tenha oluyor, bütün dağ sanki bana kalıyordu.
Gittiğimde chair liftte yanıma Belediye Başkanı'nın oturduğu olurdu. O piposunu yakardı, ben sigara içerdim, sohbet eder, görüşürüz derdik, o yoluna giderdi, ben yoluma..
Haftanın 4-5 akşamı barda yemek yerdim. İçki içmem, içince sapıtırım çünkü, o yüzden kahve içerdim.
Ama, barlar parayı alkolden kazandığı için yemeği şeref için yaparlar. Bar yemeği hem çok güzel, hem de taptaze olur.
Ne biliim, Hawaii'den günlük taze Ahi Tuna gelir mesela, ızgara yaparlar, filan.
Çok güzel Blues çalan ve sandviçleri efsane bir bar vardı, oraya da giderdim. Bir akşam hem yemek yiyorum, hem de müzik enfes, yanımdaki adamla sohbete başladım.
Aradan bir saat geçti, baktım adam dolu dolu, eğitimli, kültürlü. Her açılan konuda çatır çatır muhabbet ediyoruz.
Ne iş yapıyorsun sen dedim..
DA dedi. Oha.
District Attorney. Bizim Adalet Bakanı ya da müsteşar gibi.
İnanmadım. Elini kaldırdı, yarma bir abi geldi bir anda. "Arkadaşıma kartımı verir misin" dedi. O da verdi.
Burada olur mu?
Şükran günü çok önemli.
Yalnız yaşadığım dönemde thanksgiving yaklaşırken telefonum susmazdı. Kırk kişi evine davet ederdi, kimse kimseyi ortada bırakmazdı.
Yolda araba ile giderken sağa çekip kaputu açın. Her geçen durup yardım teklif eder.
Lastiği sökün, millet elinde kriko ile geliverir.
20 sene yaşadım orada. Söyleyecek bir tane kötü lafım yok.
Takım kurup şehir liginde futbol oynadık, Samoalı gençlerle community center'da (halkevi) voleybol oynadık, Arnavutlarla mangal yaptık, Yeni Zelandalı tayfa ile Rugby antremanlarına çıktım (geberdim), Hawaiili bir Japon Chef'ten yemek yapmanın inceliklerini öğrendim, Filistinli tayfa ile birlikte çalıştım, Kore konsolosu'nun evinde bana yemek yaptılar, bitmez bu...
Senin "yabancıyım" diye hayıflandığın yerde herkes yabancı, herkes tutunacak bir dal arıyor, herkes "iyi" şeylere aç.
Döndüm.
Ailemde, sülalemde vefatlar oldu, geride kalanları kaybetmemek için döndüm.
Hiiiiç pişman değilim.
İyi ki gitmişim, iyi ki dönmüşüm.
Bu saatten sonra gitmem ama. Bu yaşa kadar kırk kere "al baştan" yaptım, bu bana yeter.
Burada ben, karım, üç köpeğimiz, bir kaplumbağa bir kedi, bir de "Velet" ile mis gibi yaşıyoruz.
Bu saatten sonra burada kazandığımı da başka yerde kazanamam zaten.
Ama, tekrar 23 olsam, hadi 30 bile olsam, basar giderim.
Dünya büyük, gittikçe gördüğün ufuk da genişliyor.
turbo&quattro
31-05-2017, 03:58
Ben 25 yasimda j1 vizesi ile, tabiri caizse sifir ingilizce ile cebimde sadece ikibin dolar ile Abd ye geldim beraberimde iki Turk ile. Ilk 6 ay dogru duzgun iletisim kuramadim dolayisi ile bana vaad edilen yasamam icin gerekli olan parayi kazanamadim. Yeri geldi bir hafta boyunca makarna ekmek yedim yeri geldi borc harc kirami odedim. Annem babam surekli geri don diye baskilar yaptilar ama dinlemedim. Benimle gelen arkadaslarim dayanamadilar ve geri donduler ama ben hep mucadele ettim . Belime kadar karda pizza dagiticiligi yaptim, bulasik yikadim, copleri attim calistigim yerde. Konunun ilk sayfasinda yazdim karsima cok guzel insanlar cikti diye. Statu sahibi cok guzel Abd li dostlar edindim hala gorustugum. Ben cok ugrastim halada ugrasiyorum bir sekilde ama su anki sahip oldugum hayat standartlarini hayal dahi edemezdim yaklasik 11 sene once ilk geldigimde . Su an itibari ile Amerikan vatandasligi icin gerekli olan herseyi tamamladim, sinavlarini mulakatlarini gectim gecen eylulde ve sadece seromoni kismi kaldi isin. Diyecegim odur ki hersey neyi ne kadar istediginle alakali. Istiyorsan birseyinsonuna kadar zorla imkanlari. Ben hayatimi Amerikada kuracagim dedim ve kurdum Allahima binlerce kez sukur. Su an okuttugum cocuklar var, aileme ve yakin akrabalarima maddi destegim var. Yasadigim sehrin en prestijli yerlerinden birinde cok guzel ucretle, cok guzel sartlarda calisiyorum yilda 3-4 kez Tr ye tatile gelerek Abd de en az iki kere tatil yaparak . Feda > cefa > sefa .
serkanokan
31-05-2017, 10:04
"Gitme, oralarda yabancı olursun, gurbetçi olursun" diyenler, sizlere laflar hazırladım.
Ben 23 yaşında gittim.
12 Eylül kabusundan 5 yıl sonra.
O uçak Yeşilköy'den kalkarken "bir daha buralara dönenin..." diye sayıp dökerek gittim hem de.
Ben çok şanslıydım, Amerika bana "gel" dedi.
Vizeye başvurmadım, kuyrukta beklemedim, uçak biletimi %75 gibi komik bir indirimle aldım (Çok kafa bir Air France yöneticisi verdi indirimi), gittiğimde şahane bir karma yurt, kitaplarım, sosyal programlar, her şey hazırdı.
Cebimde $1200 vardı.
Sigara $1.10, benzinin galonu 98c idi.
İç cebimde ise 1 Milyar Dolar vardı ama.
Yani, çok iyi derecede bir İngilizce...
(İlkokul3. sınıfta İngilizce dersi vardı, ardından Darüşşafaka'yı bitirdim, sonra Boğaziçi. 12 yaşımdan başlayarak, Türkiye'den ayrıldığım haftaya kadar her boş vaktimde İngilizce kullanabileceğim işlerde köpek gibi çalıştım. Kapalıçarşı, Tur operatörlüğü, rehberlik, tercümanlık, ne varsa yaptım. Ana dilim gibi öğrendim.)
İlk haftadan balıklama daldım. Sosyal sigortalar kurumuna gidip oradaki amiri ikna ettim, çalışma izni alabileceğim ve kısıtlaması olmayan bir sosyal sigorta numarası aldım. Çatır çatır aldım onu.
Sonra hemen ehliyet aldım (10-15 dakika sürüyor). Ama o ehliyetin üzerinde kısıtlaması olmayan bi sosyal sigorta numarası vardı, o çok önemli.
Arkadaşlık diyorsunuz, sosyal ortam diyorsunuz...
Ben bir ara ev değiştirdim, taşınırken 24 arkadaşım gelip yardım etti.
Yeni evi boyarken en az 10 kişi, güle oynaya iş yaptık.
Cumartesi akşamları yemek yapardım, 8, bazen 12 kişi olurduk, sabaha kadar sohbet olurdu.
Bazen Pazar sabahı kahvaltısında 15 kişi olduğumuz olurdu, akşam 10-11'e kadar sohbet, muhabbet ederdik.
İyi insan dünyanın her yerinde var... İş onları bulabilmekte.
İklim, yemek, bilmemne.. bunlar aşılan şeyler.
Ben Alaska'da yaşadım. İklim demeyin bana.
Baktım deli gibi kar yağıyor, okuldan bir-iki kişi ile konuştum, gidip kayak yapmayı öğrendim.
Şikayet etmedim, kendi faydama kullandım.
Yıllar sonra Copper Mt.'da NASTAR kayak yarışlarında (Giant Slalom) 3 Bronz, 3 Gümüş madalya aldım.
Karımın çok güzel bir lafı var (aslında bir sürü güzel lafı var da..)
"Adaptasyon zeka göstergesidir" der. Haklı.
Niteliğini kaybetmeden içine girdiğin kaba sığacaksın. O kadar.
Ben 30 yıl ABD'de yaşayıp üç kelime dil öğrenmemiş, etrafa nefretle bakıp millete gavur diye küfredenleri de gördüm.
Para biriktirelim diye 60 mumluk bir ampulün altında yaşayıp, dilini anlamadıkları bir televizyona "bakıyorlardı" sadece.
Arada fark var mı, var.
Mesela, bir arkadaşım çaya davet etti beni. Gittim, gayet talı insanlar var. Sohbet güzel.
Laf ilerledi, konu konuyu açtı, sonunda adama ne iş yaptığın sordum.
"Senatörüm" dedi.
Burada mümkün mü?
Fırsat bulursam hafta içi kayağa giderdim, tenha oluyor, bütün dağ sanki bana kalıyordu.
Gittiğimde chair liftte yanıma Belediye Başkanı'nın oturduğu olurdu. O piposunu yakardı, ben sigara içerdim, sohbet eder, görüşürüz derdik, o yoluna giderdi, ben yoluma..
Haftanın 4-5 akşamı barda yemek yerdim. İçki içmem, içince sapıtırım çünkü, o yüzden kahve içerdim.
Ama, barlar parayı alkolden kazandığı için yemeği şeref için yaparlar. Bar yemeği hem çok güzel, hem de taptaze olur.
Ne biliim, Hawaii'den günlük taze Ahi Tuna gelir mesela, ızgara yaparlar, filan.
Çok güzel Blues çalan ve sandviçleri efsane bir bar vardı, oraya da giderdim. Bir akşam hem yemek yiyorum, hem de müzik enfes, yanımdaki adamla sohbete başladım.
Aradan bir saat geçti, baktım adam dolu dolu, eğitimli, kültürlü. Her açılan konuda çatır çatır muhabbet ediyoruz.
Ne iş yapıyorsun sen dedim..
DA dedi. Oha.
District Attorney. Bizim Adalet Bakanı ya da müsteşar gibi.
İnanmadım. Elini kaldırdı, yarma bir abi geldi bir anda. "Arkadaşıma kartımı verir misin" dedi. O da verdi.
Burada olur mu?
Şükran günü çok önemli.
Yalnız yaşadığım dönemde thanksgiving yaklaşırken telefonum susmazdı. Kırk kişi evine davet ederdi, kimse kimseyi ortada bırakmazdı.
Yolda araba ile giderken sağa çekip kaputu açın. Her geçen durup yardım teklif eder.
Lastiği sökün, millet elinde kriko ile geliverir.
20 sene yaşadım orada. Söyleyecek bir tane kötü lafım yok.
Takım kurup şehir liginde futbol oynadık, Samoalı gençlerle community center'da (halkevi) voleybol oynadık, Arnavutlarla mangal yaptık, Yeni Zelandalı tayfa ile Rugby antremanlarına çıktım (geberdim), Hawaiili bir Japon Chef'ten yemek yapmanın inceliklerini öğrendim, Filistinli tayfa ile birlikte çalıştım, Kore konsolosu'nun evinde bana yemek yaptılar, bitmez bu...
Senin "yabancıyım" diye hayıflandığın yerde herkes yabancı, herkes tutunacak bir dal arıyor, herkes "iyi" şeylere aç.
Döndüm.
Ailemde, sülalemde vefatlar oldu, geride kalanları kaybetmemek için döndüm.
Hiiiiç pişman değilim.
İyi ki gitmişim, iyi ki dönmüşüm.
Bu saatten sonra gitmem ama. Bu yaşa kadar kırk kere "al baştan" yaptım, bu bana yeter.
Burada ben, karım, üç köpeğimiz, bir kaplumbağa bir kedi, bir de "Velet" ile mis gibi yaşıyoruz.
Bu saatten sonra burada kazandığımı da başka yerde kazanamam zaten.
Ama, tekrar 23 olsam, hadi 30 bile olsam, basar giderim.
Dünya büyük, gittikçe gördüğün ufuk da genişliyor..
Abi uzun uzun çok güzel yazmışsın eline sağlık. Yazdıklarında yurtdışına gitmek isteyenlerin umut bulacağı, kafalarındaki soru işaretlerini atacağı bir çok nokta var.
Bazı yazdıklarında benim bahsettiğim iklim, sosyal hayat gibi şeylere değinmişsin, ondan cevap yazmak istedim.
İlk olarak katıldığım noktalara değineyim.
-Aile özlemi.. Öyle bir şey ki 20 yıl hiç bir adaptasyon sorunu yaşamayan sizi bile Amerika'dan döndürebiliyor.
-İmkansız diye bir şey asla yok. İş tamamen şahısın kendinde bitiyor. Dil faktörü, bu imkanın artıp azalmasındaki belki de en önemki husus. Ama yine söylüyorum, imkansız diye bir şey yok.
-Bir çok şey bana ülkemi özletse de bu süreç bitip ülkeme döndüğümde ben de tabi ki, iyi ki yapmışım, yaşamışım, gezmişim, görmüşüm diyeceğim.
-Yurt dışını gezmek, bilhassa uzun bir süre yaşamak insan ufkunu açan en büyük etken. Çok gezen, çok okuyandan daha çok şey biliyor.
-Bahsettiğiniz Türk'lerden burada da var. 17 yıldır burada yaşayıp, 15 yıldır dönerci dükkanı olmasına rağmen, dükkanına 300 metre olan şehrin simgesi saat kulesini bilmeyen, görmeyen; gelen müşteri ile %50 vücut dili - %50 tek kelimelik cümlelerle anlaşan, Türkler haricinde kimden bahsederse cümleye eeey gavurlar diye başlayan(dur ya o başkasıydı :) ), 17 yıldır yaşadığı yerde, başka bir restorana gidip yemek yemeğini yememiş, birasını, çayını, kahvesini içmemiş; İngiltere ve Amerika'da yaşayan Türk'lerin %15'lik, Hollanda, Fransa ve Almanya'da yaşayan kesimin %65'lik kısmını oluşturan bir kesim(oran bir yerden tanıdık geldi ama neyse).
Sonra gelelim gerek kişilik, gerek yaşanılan dönem arasındaki farklılıklara ve katılmadığım noktalara:
-İlk olarak, dil konusunda asla bir sıkıntım olmadı, bahsedeceklerimde, insanlarla sözlü veya yazılı iletişimden kaynaklı bir sorun yaşamadığımı belirtmek istiyorum.
-Siz X kuşağısınız, konuda tavsiye bekleyen insanların sanıyorum hepsi Y kuşağı. Aradaki kuşak farklılığının insanlara getirdiği kişilik farklılıklarını, isteyenler ufak bir araştırma ile çok kolay bir şekilde bulabilir.
-Siz günümüzdeki çok az insanda bulunan girişkenlik ve sosyal insan özelliklerinize sahip olduğunuzu düşünüyorum, haddime değil asla ama gerçekten çok takdir edilesi bir kişilik özelliği gerçekten. Bu girişkenliğinizde dil faktörünün başı çektiğini düşünüyorum. Forumda yardım isteyen muhtemelen hiç kimse sizin Amerika'ya ilk gittiğiniz seviyedeki bir İngilizce'ye bile sahip değil bence, en azından yazılanlardan çıkarımım bu yönde.
-Yaşadığım yerden bir örnek vereyim. Avrupada 7 ülkeye 1'er aylık seyehatlerim oldu, orada da durum aynı. Sizin yaş aralığınızdaki herkes, belki de dünyanın en suratsız insanlarının olduğu İngilizlerden bahsediyorum, yolda yürürken tanımadığı herkese selam veriyor, gülümsüyor. Yaşı 40'ın altında olan birisiyle yarım saniye göz göze gelmenizin ise imkanı bile yok. Çünkü insanları antisosyal yapacak yüzlerce icat gelişti. Ha, bu asla demek değil ki sosyalleşmek imkansız, sadece artık çok daha zor.
-Malesef eşinize de katılamayacağım. Adaptasyonun zeka ile alakalı olduğunu düşünmüyorum. Dünya'da ilk 100, İngiltere'de ilk 10'da bulunan bir üniversiteden(belki biliyorsunuzdur, Türkiye'nin en iyi üniversitesi listeye 300. sıralardan başlıyor) tam burslu olarak kabul aldım ve öyle geldim İngiltere'ye, geleli ise 11 ay oldu. Sadece ben değil okulumda Almanı, Fransızı, Çinlisi herkes adaptasyon sıkıntısı yaşıyor, yaşayacaktır da.
-Sizin gittiğiniz zamanlarda kullanılan en yaygın iletişim aracı Amerikada telefon, Türkiye'de mektuptu sanırım. Dolayısıyla iletişim aksaklığı veya yavaşlığı, sizi yaşadığınız yere adapte olmaya daha fazla iten bir unsurdu bence. Gözden ırak olan gönülden de ırak oluyor çünkü, sosyal medya ile her şeyi görebiliyoruz, dolayısıyla gönülden pek ırak olunmuyor artık.
-Pub, publicten türetilme bir kelimedir ve ilk olarak İngiltere, Londra'da oluşmuş bir kavramdır. Adı bile sosyalliktir bir yerde. Amerikayı bilmiyorum ama bu işin anavatanı İngiltere'de bile barların bar kısmında bir tabure yok artık, al içkini geç masana, kendi kardeşim diyorlar yani. Hak vereceğiniz üzere masadan masaya da tanışılmıyor :) Dolayısı ile bırakın bir D.A'i, bir ingiltere çiftçisi ile bile iki kelam edemiyorsunuz, en azından barda olmuyor :) . Ayrıca, protokolde D.A kadar olmasa da, Kemal Kılıçdaroğlu yan komşum, kendisiyle henüz barda karşılaşamadım ama koruma polislerinden rica ettiğinizde derdinizi, şikayetinizi, mutluluğunuzu paylaşabileceğiniz bir 10 dakikanız her zaman olabiliyor. Bu ben komşusu olduğum için değil, herkes için geçerli. Yani bu iş ülkede değil, şahısta bitiyor.
-Kişisel özelliklerden kaynaklı farklılıklar çok daha uzun tartışılabilir ama adı üstünde, kişisel farklılık. En basitinden siz yıllık ortalama sıcaklığı 0 derece olan Alaska'da kayak yapıp mutlu olabilirken ben, benim ülkemde 3 saatlik yol katedip 4 mevsimi aynı anda yaşayabiliyoruz diye düşünebilirim.
Siz yurt dışında herkes yabancı, tutunacak bir dal arıyor diye düşünebilirsiniz ama ben ülkemde benim tutunduğum çok sağlam dallar var, ben onlarla mutluyum diyebilirim.
Yaş konusunda beni lütfen yanlış anlamayın, asla size yaşlı vs. gibi bir şey demek değil amacım. Forum'un yüzde 95'ine taş çıkarırcasına deli dolu olduğunuzu konularınızı zevkle takip ettiğim için biliyorum.
Zaten kendi ülkemizde yabancı gibiyiz,sadece dilimizi konuşabiliyoruz. Oralarda yaşayacağın bazı zorluklara değer ,benim de hep aklımda ama yemiyor işte bir şeyler. Hatun ingilizce öğretmeni olacak inşallah,belki ileride bir şeyler yapabiliriz.
2013 yılında ani kararla bende çin'e dil eğitimi almaya geldim. Geldiğim de bir gram çincem yoktu ingilizcem de ahım şahım değil(anlayıp konuşamama durumu) Gelmeden önce herkes napcan olm orda, kedi kopek yiyolar, pisler bilmem ne dediler, Geldim gordum hosuma gitti burasi 1 senelik dil egitiminin ardindan shenzhen'a tasindim ve burada bolum okuyorum 3. sinifim. Cin devleti ogrencilere calisma izni vermedigi icin Turk is adamlarina tercumanliktir, Turkiye'ye mal yollama, oyunculuk vs gibi islerle bir yandan okuyup bir yandan cep harcligimizi cikartiyoruz. Buraya geldigim icin de bir gram pisman degilim keske 17-18 yasinda gelseydim diyorum
Hakan Girginer
31-05-2017, 14:44
.
-Siz X kuşağısınız, konuda tavsiye bekleyen insanların sanıyorum hepsi Y kuşağı.
Ben kesinlikle X kuşağı değilim.
X kuşağı dediklerinin çoğu (GenX) benim çocuğum yaşında.
Ben doğduğum dönem ve coğrafya itibarı ile Baby Boomers ile GenX arasında kalmış, aslen kayıp ve tükenmekte olan bir nesli temsil ediyorum.
Koruyun beni.
Etrafıma çit filan yaptırın.
serkanokan
31-05-2017, 14:48
Ben kesinlikle X kuşağı değilim.
X kuşağı dediklerinin çoğu (GenX) benim çocuğum yaşında.
Ben doğduğum dönem ve coğrafya itibarı ile Baby Boomers ile GenX arasında kalmış, aslen kayıp ve tükenmekte olan bir nesli temsil ediyorum.
Koruyun beni.
Etrafıma çit filan yaptırın.
Hahahaha :D :D
Profil bilgilerinizde yaşınız yazıyor, oradan yola çıkarak öyle bir çıkarımda bulundum. Evet aslında Baby Boomers'ın sonu X kuşağının başı arasındasınız:icon_tup:
Draniela
02-06-2017, 22:10
Ben kararımı verdim. Bugün Wall Street dil kursuna kaydımı yaptırdım full paket olarak. Bundan sonra elimden gelenin en iyisini yapacağım ve IELTS'e girip güzel bir puan alacağım. Öncelikli hedefim.
Avustralya'yı araştırdım biraz sınav puanı + oradan bir referans olduğunda nitelikli göçmen olarak şansın varmış. En azından mühendis olarak yoluma devam da edebilirim.
Diğer bir avantajım Wall Street kursu yurt dışında da varmış ve yararlanabiliyormuşum. Yani Dil okulu gibi yardımcı olmuyorlar ama eğer bulunduğu bir şehirde olursan oraya gidip eğitim alabilirsin dediler. (Belki kursun son 6 ayında bir çılgınlık yaparım :) )
Ben yemek içme olayına katılmıyorum gerçekten çok yanlış. Tamam çok absürt şeylerden kasıt ise haklı olabilirsiniz ama bence insanın damak tadına göre her yerde yiyecek birşey vardır.
Benim annem yemek öğretmeni aklınıza gelebilecek her türlü yemeği (yerli yabancı mutfak her türlü tatlı tuzlu pasta börek çörek ne varsa) yapıyor. Ben üniversitede 1 yıl devlet yurdunda kaldım ve ne yemek çıktıysa yedim. Askerliğim boyunca millet burun kıvırdı yemeklere ben her zaman ne çıktıysa yedim. 3 yıldır çalışıyorum iş yerinde bu zamana kadar ne çıktıysa yedim. Sevmediğim yemekler olmuyor mu oluyor tabi onu yemiyorum az biraz daha çorba içiyorum bir şekilde idare ediyorum. Ama millet bu yemek yenmez diyerek çıkıp dışarıda yiyor. İyi kötü amaç karın doyurmaksa insan ıssız adada bile karnını doyurur. Bakış açısı işte ya da neyse artık ........
"Gitme, oralarda yabancı olursun, gurbetçi olursun" diyenler, sizlere laflar hazırladım.
O kadar güzel yazmışsınız ki içim bir garip olarak gülümseyerek okudum. Umarım yıllar sonrasında bu tarz bir tecrübem olur da ben de gençlere yazarım :)
Ne mutlu size, böyle güzel bir hayatınız olmuş...
Ben 25 yasimda j1 vizesi ile, tabiri caizse sifir ingilizce ile cebimde sadece ikibin dolar ile Abd ye geldim beraberimde iki Turk ile. Ilk 6 ay dogru duzgun iletisim kuramadim dolayisi ile bana vaad edilen yasamam icin gerekli olan parayi kazanamadim. Yeri geldi bir hafta boyunca makarna ekmek yedim yeri geldi borc harc kirami odedim. Annem babam surekli geri don diye baskilar yaptilar ama dinlemedim. Benimle gelen arkadaslarim dayanamadilar ve geri donduler ama ben hep mucadele ettim . Belime kadar karda pizza dagiticiligi yaptim, bulasik yikadim, copleri attim calistigim yerde. Konunun ilk sayfasinda yazdim karsima cok guzel insanlar cikti diye. Statu sahibi cok guzel Abd li dostlar edindim hala gorustugum. Ben cok ugrastim halada ugrasiyorum bir sekilde ama su anki sahip oldugum hayat standartlarini hayal dahi edemezdim yaklasik 11 sene once ilk geldigimde . Su an itibari ile Amerikan vatandasligi icin gerekli olan herseyi tamamladim, sinavlarini mulakatlarini gectim gecen eylulde ve sadece seromoni kismi kaldi isin. Diyecegim odur ki hersey neyi ne kadar istediginle alakali. Istiyorsan birseyinsonuna kadar zorla imkanlari. Ben hayatimi Amerikada kuracagim dedim ve kurdum Allahima binlerce kez sukur. Su an okuttugum cocuklar var, aileme ve yakin akrabalarima maddi destegim var. Yasadigim sehrin en prestijli yerlerinden birinde cok guzel ucretle, cok guzel sartlarda calisiyorum yilda 3-4 kez Tr ye tatile gelerek Abd de en az iki kere tatil yaparak . Feda > cefa > sefa .
Kesinlikle gözü karartmak lazım. Şu an nasıl imkanlara sahipsin tam olarak bilmiyorum abi ama anladığım kadarıyla epey rahata kavuşmuşsun. Gerçekten ciddi bir sabır gösterdiğini tahmin edebiliyorum. Neden mi?
Bizim TR'de insanlar dilini bildiği halde ülke içinde başka bir şehre gittiğinde bile çekingen vs. oluyor. Cesaret yok çünkü. Fakat sen herşeyi göze alarak gidip oradaki her türlü zahmete inat devam etmişsin. Bele gelen karda pizza dağıtıcılığı demek nokta demek. Ben 5 yıl Yozgat'ta yaşadım evden çıkıp karda kışta okula giderken çok çekiyordum. Bir de o tarz bir iş yapmak .....
Gerçekten çok takdir ettim abi, harikasın.
yurtdışı gezim birtek gürcistana oldu ***** batumi seferi , boktan ülkede bile kazığı yiye yiye türk lokantasından yedim arhavi restoranmıydı neydi 2 çorba 2 pilav 1 tane et parçasına 65 liramı ne verdim , orda bile saplama vs. peşinde bizim millet. malesef bizim zihniyetten bir *** olmaz defolup gitmek lazım buralardan ama nereye ve nasıl , senelerce gidicem gidicem dedim herkesin kafasının etini ütüledim ne işin var oralrada gavur memleket dediler alanyada tatilde herifin biriyle tanıstım sadece 1 hafta bar club manita kovalamak için takıldığım adam bana ücretsiz araba beyni yollamaya kalktı gavur ya! :) bizim evetçi alamancılardan olsa once para isterdi
turbo&quattro
02-06-2017, 22:46
Ben kararımı verdim. Bugün Wall Street dil kursuna kaydımı yaptırdım full paket olarak. Bundan sonra elimden gelenin en iyisini yapacağım ve IELTS'e girip güzel bir puan alacağım. Öncelikli hedefim.
Avustralya'yı araştırdım biraz sınav puanı + oradan bir referans olduğunda nitelikli göçmen olarak şansın varmış. En azından mühendis olarak yoluma devam da edebilirim.
Diğer bir avantajım Wall Street kursu yurt dışında da varmış ve yararlanabiliyormuşum. Yani Dil okulu gibi yardımcı olmuyorlar ama eğer bulunduğu bir şehirde olursan oraya gidip eğitim alabilirsin dediler. (Belki kursun son 6 ayında bir çılgınlık yaparım :) )
Ben yemek içme olayına katılmıyorum gerçekten çok yanlış. Tamam çok absürt şeylerden kasıt ise haklı olabilirsiniz ama bence insanın damak tadına göre her yerde yiyecek birşey vardır.
Benim annem yemek öğretmeni aklınıza gelebilecek her türlü yemeği (yerli yabancı mutfak her türlü tatlı tuzlu pasta börek çörek ne varsa) yapıyor. Ben üniversitede 1 yıl devlet yurdunda kaldım ve ne yemek çıktıysa yedim. Askerliğim boyunca millet burun kıvırdı yemeklere ben her zaman ne çıktıysa yedim. 3 yıldır çalışıyorum iş yerinde bu zamana kadar ne çıktıysa yedim. Sevmediğim yemekler olmuyor mu oluyor tabi onu yemiyorum az biraz daha çorba içiyorum bir şekilde idare ediyorum. Ama millet bu yemek yenmez diyerek çıkıp dışarıda yiyor. İyi kötü amaç karın doyurmaksa insan ıssız adada bile karnını doyurur. Bakış açısı işte ya da neyse artık ........
O kadar güzel yazmışsınız ki içim bir garip olarak gülümseyerek okudum. Umarım yıllar sonrasında bu tarz bir tecrübem olur da ben de gençlere yazarım :)
Ne mutlu size, böyle güzel bir hayatınız olmuş...
Kesinlikle gözü karartmak lazım. Şu an nasıl imkanlara sahipsin tam olarak bilmiyorum abi ama anladığım kadarıyla epey rahata kavuşmuşsun. Gerçekten ciddi bir sabır gösterdiğini tahmin edebiliyorum. Neden mi?
Bizim TR'de insanlar dilini bildiği halde ülke içinde başka bir şehre gittiğinde bile çekingen vs. oluyor. Cesaret yok çünkü. Fakat sen herşeyi göze alarak gidip oradaki her türlü zahmete inat devam etmişsin. Bele gelen karda pizza dağıtıcılığı demek nokta demek. Ben 5 yıl Yozgat'ta yaşadım evden çıkıp karda kışta okula giderken çok çekiyordum. Bir de o tarz bir iş yapmak .....
Gerçekten çok takdir ettim abi, harikasın.
Tesekkur ederim. Allahima bin sukur imkanlarim cok iyi diyeyim. Allah herkesin gonlune gore versin.
rebeloghy
03-06-2017, 01:50
Bu güzel konu için Draniela sana ve hikayelerini, deneyimlerini paylaşan herkese teşekkür ederim.
2015-2016 Polonya'da 1 yıl öğrenci olarak yaşayıp bir sürü ülke şehir gezdim, insanlar tanıdım, hayatlar öğrendim. Şu anda işim yurt dışı ile, ileride yurt dışına yerleşmeyi de düşünüyor ve istiyorum. Polonya'daki bir yıl, kendi ülkemde 22 senede görmediğim saygıyı, insanlığı, güzellikleri gördüm.
Bu konu bence benzer düşünceleri olanlar için canlı tutulup paylaşımlara devam edilirse çok faydalı olabilecek bir konu. İş fikirleri, ülke tercihleri, öğrenilmiş bilgiler...
Çok değerli paylaşımlar yapılır burada :)
Polonyaya gitmistim. Krakow cok sirin bir yerdi. Uzun sure yasansa sikilir belki insan ama kisa sureli kalma noktasinda insani gercekten cok ferahlatan ve terapi eden bir yerdi...
peki gidenlere bir sorum daha var
ilk etapta sosyal yaşantıyı nasıl kurdunuz?
ben ailece düşünüyorum hadi bebe 6 aylık ama eşim bütün gün evde oturup yolumu gözlemicek ya
muhtemelen dil kursu sonrası yüksek lisans kovalicaz ama ilk etapta sosyal çevreyi oluşturma evresi nasıl oluyor?
dernekler ile yakınlaşmak çözüm olur mu?
Draniela
06-06-2017, 20:59
Bu güzel konu için Draniela sana ve hikayelerini, deneyimlerini paylaşan herkese teşekkür ederim.
2015-2016 Polonya'da 1 yıl öğrenci olarak yaşayıp bir sürü ülke şehir gezdim, insanlar tanıdım, hayatlar öğrendim. Şu anda işim yurt dışı ile, ileride yurt dışına yerleşmeyi de düşünüyor ve istiyorum. Polonya'daki bir yıl, kendi ülkemde 22 senede görmediğim saygıyı, insanlığı, güzellikleri gördüm.
Bu konu bence benzer düşünceleri olanlar için canlı tutulup paylaşımlara devam edilirse çok faydalı olabilecek bir konu. İş fikirleri, ülke tercihleri, öğrenilmiş bilgiler...
Çok değerli paylaşımlar yapılır burada :)
Rica ederim. Umarım merak eden herkese yardımcı olur bu başlık.
Bizim burada insanlıktan nasibini almamış tonla vatandaş var. İnsanlık görmememiz çok normal :)
peki gidenlere bir sorum daha var
ilk etapta sosyal yaşantıyı nasıl kurdunuz?
ben ailece düşünüyorum hadi bebe 6 aylık ama eşim bütün gün evde oturup yolumu gözlemicek ya
muhtemelen dil kursu sonrası yüksek lisans kovalicaz ama ilk etapta sosyal çevreyi oluşturma evresi nasıl oluyor?
dernekler ile yakınlaşmak çözüm olur mu?
Düz mantık çocukluğumuzu düşünelim. Bulunduğumuz ortama göre çevremiz oldu. Mahalle okul spor kulüpleri vs. vs.. Bence bu saatten sonra hobilere göre çevre oluşturabiliriz. Mahalle vs. imkansız. Ya da gidince müstakil evlerin olduğu bir sokakta oturulursa zamanla diyalog olur diye düşünüyorum. Tabi tamamen tahmin :D
Powered by vBulletin® Version 4.2.5 Copyright © 2025 vBulletin Solutions, Inc. All rights reserved.